Türkiye’de köşe yazarları genelde her konuda yazarlar ve ahkâm keserler. Fakat bazı köşe yazarları da bazı alanlarda uzmandır ve iddialıdır. Ben de medya konularında uzmanım ve çok iddialıyım. Türk medya tarihini avucumun içi gibi bilirim. Günümüz medyasındaki tüm networkleri ve dönen dolapları da avucumun içi gibi bilirim. 6 senedir Türk gazetelerinde köşe yazıyorum ve bugüne kadar medya ile ilgili ne yazdıysam çıkmıştır. İstisnasız her dediğim zaman içinde gerçek olmuştur. Bazen gecikme olmuştur ama son tahlilde her yazdığım hayata geçmiştir. Çünkü ben belli bir sağlam bilgi ve analiz çerçevesinde yazıyorum. Bilgim yoksa konuya girmiyorum. Dedikodu yazmıyorum, kurusıkı atmıyorum.
2 Kasım 2018 tarihinde Türkiye gazetemizde yayınladığım “22 Mart medya devrimi ve tuhaf bir olay” başlıklı yazımdaki her satır ve her kelime sonuna kadar doğrudur. Lütfen tüm medya camiası o yazımı baştan sona yeniden okusun ve önümüzdeki 6-7 ay içinde Türk medya ortamında neler olacağını görsün. Yine aynen yazdıklarım olacak.
Demirören Medya Grup CEO’su ise bu yazımla ilgili açıklama yaptı. Ben en başta rahmetli Erdoğan Demirören ve şu an ailenin başında olan Sayın Yıldırım Bey olmak üzere Demirören Ailesi’ne büyük saygı duyarım. Yerli ve millî bir aile olan Demirörenlere ülkemizin büyük çoğunluğu olan milliyetçi-muhafazakâr yurttaşlarımız da çok saygı duyarlar.
Fakat unutulmamalı ki, Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın yıkılmasını isteyen sosyal kesimler de Demirören Ailesi’nden nefret ederler ve Erdoğan ile beraber Demirörenlerin de yıkılmasını isterler. Bu iki kere iki dört gibidir. Aynı zihniyet Hürriyet’ten de Demirörenlerin ve bana cevap yazan CEO’nun da kovulmasını istiyor.
2 Kasım 2018 tarihinde Türkiye gazetemizde yayınladığım “22 Mart medya devrimi ve tuhaf bir olay” başlıklı yazımdaki her satır ve her kelime sonuna kadar doğrudur. Lütfen tüm medya camiası o yazımı baştan sona yeniden okusun ve önümüzdeki 6-7 ay içinde Türk medya ortamında neler olacağını görsün. Yine aynen yazdıklarım olacak.
Demirören Medya Grup CEO’su ise bu yazımla ilgili açıklama yaptı. Ben en başta rahmetli Erdoğan Demirören ve şu an ailenin başında olan Sayın Yıldırım Bey olmak üzere Demirören Ailesi’ne büyük saygı duyarım. Yerli ve millî bir aile olan Demirörenlere ülkemizin büyük çoğunluğu olan milliyetçi-muhafazakâr yurttaşlarımız da çok saygı duyarlar.
Fakat unutulmamalı ki, Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın yıkılmasını isteyen sosyal kesimler de Demirören Ailesi’nden nefret ederler ve Erdoğan ile beraber Demirörenlerin de yıkılmasını isterler. Bu iki kere iki dört gibidir. Aynı zihniyet Hürriyet’ten de Demirörenlerin ve bana cevap yazan CEO’nun da kovulmasını istiyor.
Şimdi mevcut Hürriyet yazarlarını düşünelim. Ertuğrul Özkök’ten Ahmet Hakan’a, Sedat Ergin’den Fatih Çekirge’ye belki bir-iki istisna hariç tüm Hürriyet yazarlarının, Cumhurbaşkanımız Erdoğan’dan nefret ettiğini Türkiye’deki herkes biliyor. Bu isimler de sorduğunuzda bu durumu inkâr etmiyor. 17-25 Aralık FETÖ darbesine ve 7 Haziran sürecinde PKK terör örgütünün siyasi koluna destekleri çok açık. Şimdi ortama uymak için iktidara yalakalık yapıyor olmaları bu milletin büyük çoğunluğu nezdinde itibarlarının sıfır olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Elbette bu yalakalıkları yüzünden şu an muhalefet tabanı nezdinde de sıfır durumdalar. Tam itibarsızlık vaziyetindeler.
Yarın Erdoğan’ı yıkabilseler hem Demirören Ailesi hem de bu CEO aleyhine edecekleri hakaretin haddi hesabı olmaz. Çünkü mevcut bu Hürriyet kadrosu Demirören Ailesinden ve senden de nefret ediyor Sayın CEO. “Yaşasın Erdoğan diktatörlüğü bitti, şimdi de Demirörenlerden Hürriyet’i kurtarma zamanı” diye yazacakları darbeci yazılar şimdiden hazır. Bunların böyle tipler olduğunu tüm Türkiye biliyor.
Yani eğer Yıldırım Bey etrafında, “Biz muhalefete de yakın olalım patron. Yarın Erdoğan yıkılırsa yine ortama uyarız” gibi söyleyenler varsa bu kişiler ihanet içindedir. Zaten Sayın Yıldırım Demirören de, “Bizim kaderimiz Beyefendi ile bir ve bütündür” diyerek mert bir tavır sergiliyor.
Peki Yıldırım Demirören’in böyle söylediği bir ortamda Hürriyet’te neler oluyor? Daha dün Hürriyet Pazar'da, Cumhurbaşkanımıza hakaretten yargılanan ve 17-25 Aralık darbe sürecinin en aşırı FETÖ destekçilerinden Perihan Mağden manşet ediliyor. Mağden övülüyor. İnanılmaz bir olay bu. Ayrıca Cezmi Ersöz’ün dün yine Hürriyet Pazar’da “eş değiştirmeyi” öven ahlaksız satırları nasıl basılır? Bu Çınar Oskay’ın ve Hürriyet Pazar editörlerinin ar damarı mı çatlamış?
Yani eğer Yıldırım Bey etrafında, “Biz muhalefete de yakın olalım patron. Yarın Erdoğan yıkılırsa yine ortama uyarız” gibi söyleyenler varsa bu kişiler ihanet içindedir. Zaten Sayın Yıldırım Demirören de, “Bizim kaderimiz Beyefendi ile bir ve bütündür” diyerek mert bir tavır sergiliyor.
Peki Yıldırım Demirören’in böyle söylediği bir ortamda Hürriyet’te neler oluyor? Daha dün Hürriyet Pazar'da, Cumhurbaşkanımıza hakaretten yargılanan ve 17-25 Aralık darbe sürecinin en aşırı FETÖ destekçilerinden Perihan Mağden manşet ediliyor. Mağden övülüyor. İnanılmaz bir olay bu. Ayrıca Cezmi Ersöz’ün dün yine Hürriyet Pazar’da “eş değiştirmeyi” öven ahlaksız satırları nasıl basılır? Bu Çınar Oskay’ın ve Hürriyet Pazar editörlerinin ar damarı mı çatlamış?
Siz bir CEO olarak bu rezaletin olmasına nasıl izin verirsiniz? Aslında tüm Hürriyet Pazar kadrosu bile tasfiye edilse milletimiz buna onay verir. Olacak iş değildir bu. Bunu yapacak mısın? Daha önce de İsmail Saymaz eğer bu bozguncu tweetlerine devam ederse göndereceğim diye bana yazmıştın. Komünist Saymaz o bozguncu tweetlere her gün devam ediyor ama CEO hâlâ Saymaz’ı koruyor. Neden koruyor?
Aynı şekilde Ertuğrul Özkök’ün FETÖ’cü Eyüp Can’a destek ziyareti doğruysa gereğini yapacağım diye bana yazdın. Ama hiçbir şey yapılmadı. Tüm bunları izah edin. Ben de bu köşede bunları aynen yazarım. Ayrıca sizin şahsınıza Soner Yalçın ve Odatv’nin de saldırdığını söylüyorsunuz. Bu komünist Soner Yalçın zihniyetiyle bu medyada en çok mücadele eden benim Sayın CEO. Sizin iki yazarınız Ertuğrul Özkök ve Ahmet Hakan’ın Soner Yalçın ile kanka olduğunu, hatta Yalçın’ın çoğu zaman Ertuğrul Özkök’ün yönlendirmesiyle hareket ettiğini şu medyada bilmeyen bir kişi bile yoktur.
Odatv'de herkes aleyhine yalan ve iftira çıkar ama bu iki isme dokunulamaz. Mesela Eyüp Can’ın lokantasına kadar adresini yazarlar ama Can’a destek ziyaretine giden Özkök’e dokunamazlar. Dolayısıyla size saldırılıyorsa da sebebi içeridendir.
İşin özü bugün tüm bu adı geçen isimlerin hepsini toplasan bir güçleri yok. Ne muhalefet ne iktidar nezdinde bu gazetecilerin itibarları yok. CEO da bunu görmeli. Güç, milletin gücüdür. Millet de kararını vermiştir. Eski Türkiye’nin tüm kalıntıları anaakım medya ortamından temizlenecektir.
İşin özü bugün tüm bu adı geçen isimlerin hepsini toplasan bir güçleri yok. Ne muhalefet ne iktidar nezdinde bu gazetecilerin itibarları yok. CEO da bunu görmeli. Güç, milletin gücüdür. Millet de kararını vermiştir. Eski Türkiye’nin tüm kalıntıları anaakım medya ortamından temizlenecektir.