2014’te dış
operasyon yetkisi alan MİT, o tarihten beri büyük
başarılara imza atıyor. Önceden MİT’e soğuk bakan ideolojik
solcular bile elde edilen başarıya gıpta ile bakıyorlar. Fısıltı
gazetesi bu büyük olayı yurt dışına ulaştırdı. Başta FETÖ’cüler
olmak üzere bütün işi teşkilatı kötülemek olanları da büyük korku
saldı...
Önce operasyon nasıl oldu, onu
bilmek lazım. 2013 Mayıs’ında Yusuf Nazik, Reyhanlı
saldırısını, Suriye askerî istihbaratından aldığı talimatla
gerçekleştirdi. Teşkilatımız yaptığı araştırmalar
sonucunda bu kanlı eylemi organize eden terörist Nazik’in
Lazkiye’de olduğunu tespit etti.
Yusuf Nazik, Suriye rejimi
tarafından verilen başka bir isme ait kimlik ve âdeta geniş bir
koruma ordusuyla yaşıyordu. Lazkiye şehri rejim askerleri,
istihbaratçıları tarafından sıkı şekilde korunuyor. Ayrıca burası
Rusya için de çok önemli olan Tartus’un korunmasında stratejik
değere sahip bir yer.
Bilinmesi gereken bir diğer
önemli husus da Lazkiye’ye giriş ve çıkışların katı kurallara tabi
olması. Şehrin etrafı, radarlarla kuşatılmış durumda. MİT, Yusuf
Nazik’i tek bir olumsuzluk yaşanmasına izin vermeden rejim
tarafından sıkı korunan bu şehrin merkezinde düzenlediği
operasyonla ele geçirdi.
Peki, terörist, Türkiye’ye nasıl
getirildi? MİT burada TSK’dan destek aldı ve güvenli yollar
üzerinden Türkiye’ye getirildi. Altı çizilmesi gereken bir
diğer nokta ise operasyonda yabancı herhangi bir devletten
istihbarat alınmamış olmasıdır.
Gelelim bu operasyonun yurt
dışındaki yansımalarına. Bir kere teröristler
kendilerini koruyan ülkelere ve hatta en yakınlardakine duydukları
güveni sorgulayacaktır. Suriye rejimi bu
operasyonla prestij kaybına uğradı. Avrupa ve diğer ülkelerde
yaşayan PKK’lılar ve FETÖ’cüler iyice tedirgin
oldular.
Mesela yurt dışında alışveriş
merkezlerine kapanma saatlerine yakın gidiyorlar. Gerekmedikçe
evlerinden çıkmıyorlar. Her an kapımıza dayanırlar korkusu hepsini
sarmış durumda. Sürekli yer değiştirenler, bere takan, saç sakal
bırakanlar var. Teröristlerin sadece bu endişeli hâli bile Türk
devletinin imkân ve kabiliyetlerinin nereye ulaştığının
göstergesi.
Özellikle Afrika ve Asya
kıtasında yaşayanlar kapağı Avrupa ya da AB’ye atma derdindeler.
Ama onlara bir kötü haberim var! Nereye giderlerse
gitsinler, kaçarlarsa kaçsınlar MİT
enselerinde. Yakında sırtlarını dayadıkları AB
ülkeleri kendi elleriyle bu FETÖ’cüleri ve PKK’lıları, uluslararası
kanunlar çerçevesinde bize verecekler. İsterseniz kimseyi yormayın,
Türk adaletine gelip kendiniz teslim olun.
Eski Cumhuriyet
gazetesinin FETÖ ile ortak kumpasları
2013
Mayıs’ında Reyhanlı Katliamı oldu.
Detayları yukarıdaki yazıda anlattım. MİT’in bütün uyarılarına
rağmen bu saldırıyı durdurmayan FETÖ’cü savcı Özcan
Şişman ve diğer polisler
tutuklandı.
Cumhuriyet gazetesini PKK ve FETÖ
networkü 2014’te ele geçirince hemen harekete geçtiler. 8 Temmuz
2015’te Ahmet
Şık imzalı “Bizimki Gazetecilik, Sizinki
İhanet” haberle Reyhanlı dosyası tekrar açıldı. Özcan
Şişman’ın mektubu üzerinden hükûmetimiz ve MİT
suçlandı.
7 Haziran seçim sonuçlarından
alınan cesaretle, Cumhurbaşkanımız Erdoğan ve MİT’in
yargılanmasını istediler. Cumhuriyet gazetesine bu
haberi yaptıran FETÖ’cü network, kullanışlı
eleman olarak da bir dönem içeride yatırarak
kendisine köle ettiği Ahmet Şık’ı kullandı. Şık’ın haberi aslında
Şişman ve FETÖ’cülerin Reyhanlı saldırısını bilerek ve isteyerek
önlemediklerinin itirafıydı. Suçlarını ikrar etmekten başka bir şey
değildi. O haber bile Şişman ve Cumhuriyet’in o dönemki
sorumlularını mahkûm etmeye yeter.
FETÖ’cü networkün üzerinden 1,5
yıl geçtikten sonra yaptığı bir diğer kumpas haber de MİT
tırlarıyla ilgiliydi. 7 Haziran 2015 seçimlerinden hemen önce vatan
haini Can Dündar, MİT tırları haberini
güncelleyerek hükûmetimizi ve MİT’i yargılamak
istediler...
Hem Reyhanlı saldırısı hem de MİT
tırları haberlerini yeniden ısıtmalarının
sebebi, Cumhurbaşkanımız Erdoğan ve Türkiye’yi "teröre
yardım ediyor" diye suçlamak ve Lahey’de
yargılatmaktı. Çok şükür başaramadılar. Bu iki
olay Can Dündar, Akın
Atalay ve Ahmet Şık başta
olmak üzere Cumhuriyet’teki FETÖ’cü networkün nasıl ihanet içinde
olduğunun da resmî belgesidir.