Cem Küçük Türkiye Gazetesi

Osman Kavala ve Gezi davası başka kimlere uzanacak

Türkiye son beş yılda çok badire atlattı. Bu badirelerin hemen hepsi seçilmiş hükûmeti indirmek içindi. Türk tarihinde 27 Mayıs 1960 darbesinden beri sokak hareketlerinden medet umuldu ve bunlardan sonuç alındı....

07 Aralık 2018 | 8.123 okunma
Türkiye son beş yılda çok badire atlattı. Bu badirelerin hemen hepsi seçilmiş hükûmeti indirmek içindi. Türk tarihinde 27 Mayıs 1960 darbesinden beri sokak hareketlerinden medet umuldu ve bunlardan sonuç alındı. Üniversiteler, yargı, ordu, sendikalar, medya eliyle bu ülkede darbeler yapıldı.
Gezi olayı da aynen böyle bir örgütlenmeydi. Sokaklar yakılacak, halk isyana davet edilecek, ordu harekete geçecek, medya çağrı yapacak, yargı anayasal düzeni yıkmaktan davalar açacaktı. Gezi başarılı olsa iddia ediyorum Cumhurbaşkanımız Erdoğan ve ailesi rahmetli Menderes’ten beter edilecekti.
İşte bu gezinin finansmanını sağlayan Osman Kavala şu an tutuklu. Hain Can Dündar ve “Mesele ağaç değil, hâlâ anlamadın mı?” diyen Mustafa Alabora hakkında gözaltı kararları çıktı. Bu isimlerin hiçbiri masum değil. Kavala elimizde ama diğer iki isim firari ve nereye kaçarlarsa kaçsınlar onları da bu ülkeye getireceğiz. 
Burada özellikle Osman Kavala’ya dikkat etmek lazım. Kavala, HDP ve Selahattin Demirtaş’ın sıklıkla kullandığı “Seni başkan yaptırmayacağız” sözünün sahibi. Çözüm sürecini bitiren isimlerden. Kürt vatandaşlarımıza, “Devletin verdikleriyle mi yetineceksiniz?” diyerek onları kışkırtan isim. Masayı deviren ve HDP’ye “Asla barışmayın” diyen Kavala, bağlantılı olduğu dış istihbaratlarla Türkiye’ye âdeta meydan okudu. Şimdi ağlamanın zamanı değil. Bu arada 2015’te "hendek savaşları"yla devletimizi bölmek isteyip Türkiye’nin sınırlarıyla oynayan iki ismin aldığı cezalar onandı. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş “terör örgütü propagandası yapmak" suçundan 4 yıl 8 ay, Sırrı Süreyya Önder de aynı suçtan 3 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Sırrı da ait olduğu cezaevine girdi. Artık ağlaşan bu isimler zamanında devlete meydan okurken düşüneceklerdi...
Yeniden Kavala ve Gezi’ye dönersek. Kavala’yla bağlantılı olan ve Gezi’de seçilmiş meşru hükûmeti devirmek isteyen herkese hukuken hesap sorulacaktır. Gezi kalkışması Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti’ne yönelik bir darbe teşebbüsüdür ve bu aşağılık darbe teşebbüsünü desteklemiş tüm gazeteciler, akademisyenler vs. yargılanacaktır. Hukukun gereği budur. Bu suçu işlemiş olanlar bundan kaçamazlar. 6-8 Ekim 2014 cinayetlerinin bedelini Selo gibiler nasıl ödüyorsa bu darbe teşebbüslerine destek veren her gazeteci, akademisyen vb. bedelini ödeyecekler. DEVLET anında ceza verecek diye bir şart yok ama DEVLET mutlaka cezasını verir. Yıllar geçse de bedelini ödetir. 
Şunun altını bir daha çizmek isterim: 6-8 Ekim 2014’ten 7 Haziran-1 Kasım 2015’e kadar ve sonrasında PKK terör örgütünün siyasi kolunu destekleyen herkesin sonu aynı olacak. Cumhurbaşkanımız artık gidici diye 7 Haziran 2015 seçimlerinde HDP ve dolayısıyla PKK’yı destekleyenler de hukuktan kaçamaz. Kaçamayacaklarını göreceğiz.
Hem 7 Haziran 2015 ila 1 Kasım 2015 arası PKK’yı destekleyenler, Gezi’de sokağa çağrı yapan gazeteci ve akademisyenler yaptıklarının bedelini ödeyecekler. Bu soruşturmaları yürüten savcı ve hâkimlerimizin ne kadar istekli olduklarını görüyoruz. O yüzden “geçti unutalım”, “Gezi darbe girişimi değildi” diyenler fena hâlde yanılıyorlar. 
Osman Kavala ile bağlantılı bazı gazeteciler de ileride bu darbe girişiminden ötürü yargılanacaktır. 15 Aralık 2017’de bu köşede Kavala olayını yazmıştım.. Osman Kavala ile düzenli irtibat ve iltisakı DEVLET tarafından kesin olarak tespit edilmiş suçlular var. Suçluların HTS, SMS, WhatsApp, FaceTime kayıtları gün gün belirlenmiş durumda. Cürüm net. Zaten Kavala tutuklandığında sıvışan, köşesini bırakıp kaçanlar belli. Son bir yıldır köşelerinde Osman Kavala’yı en çok savunanlara bakın. Bu mücrimlerin ortak özelliği başta Cumhurbaşkanımız Erdoğan olmak üzere Hakan Fidan’a, Süleyman Soylu’ya, Hulusi Akar’a ve diğer vatansever insanlara saldıran aynı alçaklardır. 
Tayyip Bey’e, Hakan Fidan’a, Süleyman Soylu’ya, Hulusi Akar’a en çok saldıranlar hem Kavala ile yakın bağlantısı olup hem de bu davaları götüren savcı ve hâkimlerimize sövenlerdir. Bunların hepsi biliniyor. İşte şimdi ne yaparsanız yapın kaçamayacaksınız. 
Yok akademisyenmiş, yok gazeteciymiş onu bu haltları yerken düşünecektiniz. Kimse ifade özgürlüğünden bahsetmesin. Kavala’ya kol kanat gerenler, onu her gün övenler, PR’ını yapanlar hukuken bedel ödemeye hazır olsun. Benden söylemesi. Gezi Davası ve Kavala olayı çok su kaldırır. Ne olursa olsun bu davaları takip edeceğiz ve suçluların gereken cezayı alması için var gücümüzle çalışacağız.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Yeni başlayanlar için "Yenidoğan Davası" 20 Kasım 2024 | 415 Okunma Millete kılıç çekeceksiniz ve yanınıza kâr kalacak, öyle mi? 18 Kasım 2024 | 3.675 Okunma "Etki Ajanlığı Yasası" mutlaka çıkmalı 15 Kasım 2024 | 1.766 Okunma Yasa dışı bahis ve kumar 13 Kasım 2024 | 1.217 Okunma Mansur Yavaş ilk çiziğini yedi!.. 11 Kasım 2024 | 2.645 Okunma