1. Yargı Paketi'yle beraber son
iki haftada ciddi oranda cezaevinden tahliyeler başladı. Her ne
kadar af içermese de 5 yıl ve altında ceza alanlara Yargıtay hakkı
geldi. Benim aldığım bilgiye göre 3 ila 4 bin kişi cezaevlerinden
tahliye edildi. O pakete geleceğim ama önce Nazlı
Ilıcak ve Ahmet Altan gibi
tahliyelerden başlayalım...
Burada temel hata Anayasa
Mahkemesi’nde. Çünkü AYM kendisine yapılan hak ihlallerinde yazar
ayrımı yaptı. Aynı suç, aynı madde ve aynı televizyon programındaki
beyanlarından yargılanan Nazlı
Ilıcak ve Ahmet Altan hak
ihlaline uğramadı derken Mehmet
Altan ve Şahin
Alpay uğradı dedi.
2018 Haziranı’nda Mehmet Altan ve
Şahin Alpay tahliye oldu ama Nazlı Ilıcak ve Ahmet Altan olmadı. Ya
hepsi olacaktı ya da hiçbiri. Anayasa Mahkemesi, hangi kıstasa göre
aldığını bilmediğimiz kararı uygulamaya geçti. AYM burada ikili
oynadı ve bariz eyyamcılık yaptı. Nazlı Ilıcak ve Ahmet Altan geçen
sene tahliye olsa bu kadar kıyamet kopmayacaktı. Bu iki isim yargı
paketiyle tahliye olmadı, yeni yargı paketinin rüzgârıyla oldu.
Farkı ayırmak lazım.
Peki bu tahliyeler doğru mu?
Temmuzda bu köşede aynen şunları yazmıştım:
“Şu an yeniden yargılanmaları
gündemde olan Ahmet
Altan ve Nazlı
Ilıcak zihniyetiyle de, Osman Kavala zihniyetiyle de
Türk basınında en çok ben mücadele ettim. Altan ve Ilıcak
17-25 Aralık FETÖ darbe teşebbüsünü alenen desteklediler ve
demokrasiye ihanet ettiler.
Nazlı Ilıcak'ın 17-25
ihanetine imza atan FETÖ polis şefleriyle ilişkisini onlarca
kez yazdım. Ahmet Altan'ın 17-25 Aralık sonrası FETÖ
vesayetini savunan zihniyetiyle hep savaştım. Aynı
şekilde Osman Kavala'nın o dönem için doğru
bir adım olan çözüm sürecini baltalamak için Sırrı
Süreyya Önder aracılığıyla PKK terör örgütü
lideri Abdullah Öcalan'a gönderdiği mesajdan
bu köşede çok bahsettim.