Yarın mübarek Kurban Bayramı’nı idrak edeceğiz. Tüm okurlarımın ve mümin kardeşlerimin bayramını şimdiden tebrik ederim. Bayram sonrasından ve özellikle Eylül ayından itibaren de 2018-19 medya sezonu başlayacak. Bu sezon Türk basın tarihinin en önemli dönüm noktası olan 22 Mart 2018 medya devriminden ve 22 Mart olayının devamı olan 24 Haziran 2018 siyasal devriminden sonraki ilk sezon olması dolayısıyla çok önemli bir sezondur.
2018-19 medya sezonu basın âleminin son 40 senelik tarihine damga vuran Aydın Doğan’ın medyada olmayacağı ilk sezondur. 22 Mart 2018 sürecinde Aydın Doğan medyadan tamamen tasfiye edilmişti. Eski Türkiye zihniyetinin kalıntıları ve Eski Türkiye saçmalıkları 2018-19 sezonu içinde ana akım medya ortamından tamamen temizlenecektir. Herkesin bildiği gibi 22 Mart 2018 medya devrimi sözünü literatüre kazandıran benim. Bu olguya dair çok yazı kaleme aldım. 22 Mart 2018 devrimine ve bu devrimi yapan ruha yürekten inanıyorum.
Öte yandan 22 Mart 2018 medya devrimi sadece Aydın Doğan’ın medyadan tasfiyesi ve Demirören Ailesi’nin Hürriyet-Kanal D grubunu satın alması demek değildir. 22 Mart 2018 devrimi medyada bir zihniyetin tasfiyesi demektir. Bu devrimin tüm ana akım medyayı ve özellikle Ciner Medyası’nı kapsayacağını Nisan-Mayıs aylarındaki tüm yazılarımda ifade etmiştim. Ciner Medyası ise 22 Mart 2018 devrimini iyi okuyamadı ve Eski Türkiye refleksleriyle hareket etmeye devam etti.
Aydın Doğan -şahsı değil ama- zihniyeti Habertürk gazetesinde yaşıyordu ve sonunda gazete Habertürk kapatıldı. Aslında bu gazetenin kapatılması da 22 Mart devriminin bir devamı olarak değerlendirilebilir. Peki Habertürk TV ne durumda? Son yazımda belirttiğim gibi durum berbat. FETÖ yayın organı olan yasa dışı Ahval adlı paçavraya röportaj vererek suç işleyen Hüseyin Bağcı sürekli Habertürk TV’de Kenan Tekdağ’ın talimatıyla konuk ediliyor. Bu olay dehşet bir skandaldır.
Bağcı’nın Habertürk TV yayınlarında millî güvenliği açıkça ihlal eden faaliyetlerini somut olarak örneklerle geçen yazımda anlattım. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hukukunu ihlal eden bu açıklamalara kendisi de bir hukukçu olan Sayın Kenan Tekdağ nasıl izin veriyor hatta bilakis sürekli Bağcı’nın konuk edilmesini istiyor editörlerinden? Bu sorunun nasıl cevaplanacağı çok önemlidir. Aynı yanlış tavırları Habertürk TV 17-25 Aralık FETÖ darbe teşebbüsü sürecinde de göstermişti. Güvenlik bürokrasimiz zor zamanlardaki bu tavırları unutmamaktadır. 17-25 Aralık darbe sürecinde tamamen FETÖ tarafında durdu Habertürk grubu.
Öte yandan Hüseyin Bağcı gibi skandalların yanında Habertürk TV Cumhurbaşkanımızın çizgisini savunmak üzere Anti-Erdoğanist tipleri çıkarma saçmalığını da sürdürüyor. 22 Mart 2018 devriminden önce CNN Türk’te de bu hastalık vardı ama 22 Mart süreci içinde bu komedi bitti. Okurlarım hatırlayacaktır, Erdoğan’ı sözde savunmak için Erdoğan karşıtı Nevzat Çiçek tipi yazar-çizer takımı sürekli ekranlardaydı. Bu tipler CNN Türk konuk havuzundan temizlendi. Peki Habertürk TV ne yapıyor? Hâlâ Nevzat Çiçek gibi “Ben Erdoğan ile aynı gemide değilim” diye açıkça yazmış tipleri Erdoğan’ı savunan muhafazakâr kontenjanından ekrana çıkarıyor. Nevzat Çiçek’i hep himaye eden Fatih Saraç, “Artık ben bu tarz tipleri himaye etmiyorum hatta görüşmüyorum” diyor ama Habertürk TV ekranlarındaki manzara farklı.
Sayın Fatih Saraç lütfen sağda solda “Benim o grupta hiçbir gücüm yok” diye söylemesin. En üst düzey güvenlik bürokratlarımızın hepsinin görüşü aynı. Eğer Fatih Saraç istemezse ne Hüseyin Bağcı gibi FETÖ organına konuşanlar ne de Nevzat Çiçek gibi Erdoğan karşıtı tipler Habertürk ekranlarına çıkamaz. Sonuç olarak hem Sayın Kenan Tekdağ hem Sayın Fatih Saraç 2018-19 sezonu bağlamında şapkalarını önlerine koyup düşünmek zorundadır.
Habertürk TV böyleyken CNN Türk ve Hürriyet noktasında da problemler hiç yok değil. Elbette hem Sayın Bora Bayraktar hem Sayın Vahap Munyar iyi niyetle çalışıyor ama zaman zaman Eski Türkiye direnişlerine taviz vererek 22 Mart 2018 ruhuna aykırı işler yapılmamalıdır. Mesela Sayın Demirören Ailesi'nin de isteğiyle HDP militanı Şirin Payzın’ın görevine son verildi ama sonra yok 20 senelik tazminatı birikti, yok artık Payzın tamamen hükûmeti destekleyen yayınlar yapacağına yemin etti gibi tuhaf gerekçelerle Payzın ekranlara geri döndü.
Sözde muhalif olan ama menfaat için her şeyi yapacak bu tipleri samimi muhalif yurttaşlarımız değerlendirsin. Bu tipler Yeni Türkiye değerleri bakımından da asla kabul edilebilir değildir. Hem Şirin Payzın’ın hem Ahmet Hakan’ın yeni sezonda CNN Türk ekranlarında olmayacağı 22 Mart 2018 devrimini yapan ruh tarafından istenmektedir.
Yeni sezonda yepyeni ve genç yüzler CNN Türk’te moderatörlük yapacaktır. İşte bakın bu yaz sezonunda da bu genç moderatörler çok başarılı oldular. Bu gençlerin başarısı aynı zamanda Bora Bayraktar’ın başarısıdır. Bu gençlerin önünü açmaya devam edilmelidir. Eski Türkiye kalıntısı isimlerden hem Cüneyt Özdemir hem de Şirin Payzın ve Ahmet Hakan gibi tipler milyonlarca insana Eski Türkiye’yi anımsatmaktadır.
Bu yüzler insanlarımıza PKK’nın siyasi koluna 2015 yılında verilen fanatik desteği hatırlatmaktadır. 2014 yılında FETÖ’ye verilen aşırı desteği hatırlatmaktadır... Bunlar çok taze olaylar. Her görüş Türkiye’de özgür olmalıdır ama FETÖ ve PKK’ya destek asla özgürlük kapsamında değildir. İşte o sebeple bu isimlerin ekrandan tasfiyesi hukuken de bir mecburiyettir.
Bu Eski Türkiye kalıntıları ne yaparsa yapsınlar 2018-19 sezonu asla geçmişe benzer olmayacaktır. Onları iktidara yaltaklanmak da kurtaramayacaktır. Eski Türkiye zihniyetindeki tüm yazarlar her türlü ana akım medyadan zaman içinde tasfiye edilecektir...