Türkiye’de ulusalcı-solcu
çevrelerde korkunç seviyede bir İslam düşmanlığı olduğu çok açık.
Bu İslam düşmanları şu an Başkanımız
Erdoğan ve büyük devlet adamı Sayın
Bahçeli’nin dediği gibi "Zillet
İttifakı"nın, yani CHP-İP-HDP ittifakının çevresinde
toplanmış durumda. 8 Mart’ta ezanımızı ıslıklayarak suç işleyenler
de işte bu zihniyet. O görüntüleri defalarca izledim. Ezanımız
okunmaya başladığı an ıslıklar ve uğultular katlanarak artıyor. Bu
gerçeği görüp de inkâr eden kim varsa haysiyetsizdir. Sonradan
milletten korkup, “Ezanı protesto
etmedik” diyenlerin sosyal medyada attıkları
Tweetlere bakınca hepsinin İslam düşmanı olduğu da çırılçıplak
ortaya çıkıyor. Zaten Ömer Çelik de bu
kişilerin sosyal medya hesaplarındaki gerçeği izah etti. Namuslu
olun ve gerçeği itiraf edin. Orada sizler ezanı duyunca ıslıkları
ve uğultuları ikiye katladınız!..
Peki bu gerçek karşısında bizim taraf yazarlarının çoğunluğu ne yaptı? Muhafazakârlığı, Milliyetçiliği ve Müslüman hassasiyeti sonuna kadar savunması gereken bizler ne yaptık? Maalesef çoğunluk susup bu gerçeği görmezden geldiler, çünkü CHP-HDP-İP ittifakından korktular. Açıkça yasaları çiğneyerek İslam düşmanı kara propaganda yapan Odatv gibi örgütsel yayın organlarından hâlâ bizim taraf yazarlarının kahir ekseriyeti çekiniyor ve korkuyor. DEVLET adım adım işledikleri suçları belgeleyerek Odatv örgütüyle mücadele ediyor ama muhafazakâr görünüp Soner Yalçın ile al takke ver külah ilişki kurduğu resmen tespit edilenler bile var bizim taraf yazarlarında.
Peki bu gerçek karşısında bizim taraf yazarlarının çoğunluğu ne yaptı? Muhafazakârlığı, Milliyetçiliği ve Müslüman hassasiyeti sonuna kadar savunması gereken bizler ne yaptık? Maalesef çoğunluk susup bu gerçeği görmezden geldiler, çünkü CHP-HDP-İP ittifakından korktular. Açıkça yasaları çiğneyerek İslam düşmanı kara propaganda yapan Odatv gibi örgütsel yayın organlarından hâlâ bizim taraf yazarlarının kahir ekseriyeti çekiniyor ve korkuyor. DEVLET adım adım işledikleri suçları belgeleyerek Odatv örgütüyle mücadele ediyor ama muhafazakâr görünüp Soner Yalçın ile al takke ver külah ilişki kurduğu resmen tespit edilenler bile var bizim taraf yazarlarında.
Bakın Ezanımızı ıslıklayan o
İslamofobik kitleyi de en
çok Odatv örgütü savundu. Zaten Ehl-i
sünnete saldıran yayınları yapan da
Odatv. Karşı gazetesi
ve Sözcü soruşturmalarındaki yeni
gelişmeleri herkes görecek. Milliyetçi-muhafazakâr milletimiz artık
bu çürümüş medya düzenine isyan ediyor. O yüzden köşe yazarlığı ve
medya bitti bu ülkede. Köşe yazarlarının hiçbirinin itibarı ve gücü
kalmadı.
Daha beteri, karşı tarafa yaltaklanmak için “Oradaki kadınlar ezanı protesto etmediler” diye utanmadan yalan söyleyenler var. Hâlâ karşı taraftan korkuyorlar. Titreyin kendinize gelin. Yaltaklandığınız bu İslam düşmanları Müslümanlara acımayacak. Korkmayın, mert olun. Hadi 28 Şubat'çı ve her dönem askerî darbeleri savunmuş Fatih Altaylı’yı anlarım. Başörtülü kadınlarımıza “fahişe” diye hakaret etmesinin hukuki bedelini ödemediğinden şimdi de aynı cüretkârlıkla İslam düşmanı o kitleyi savunuyor. Hadi 7 Haziran sürecinde utanmadan PKK terör örgütünün siyasi kanadının kara propagandasını yapmış ve bu yüzden Sabah gazetesinden kovulmuş Sevilay Yılman’ı da anlarım. O da 8 Mart kitlesiyle aynı kafada. Peki bizim muhafazakâr yazarlara ne oluyor?
Tüm Müslümanlar bilmeli ki, eğer zillet ittifakı İstanbul ve Ankara’yı kazanırsa meşruiyet tartışması başlatacaktır. Erken seçim çağrısı yapıp sokakları karıştırmak isteyecektir. Başkanımız Erdoğan’ın 4,5 yıl daha bu ülkenin başında olmasına tahammülleri yok yok yok! İşte o yüzden bu seçim Sayın Bahçeli’nin de söylediği gibi DEVLET için bir beka seçimidir. Devlet içine bir ur gibi yerleşmiş ulusalcı-solcu kanat bu ülkenin bekası için açık ve yakın tehdittir. Bürokrasi içindeki FETÖ kalıntıları ile ulusalcılar Başkanımız Erdoğan ve Sayın Devlet Bahçeli’nin düşmanıdır. Bu ulusalcı-solcu çete, milliyetçiliğin muhafazakârlığın ve Müslümanlığın düşmanıdır. Dursun Çiçek’in yargıyla ilgili söylediklerini hatırlamakta fayda var: “Hâkim ve savcılarla, başsavcılarla görüşüyoruz onlardan bu yargılamaların bu soruşturmaların niye sonuçlanmadığını soruyoruz, onlar da diyor ki: Türk yargısının durumunu biliyorsunuz, hâkim ve savcıların üçte biri sanık oldu, görevinden atıldı dolayısıyla bizim iktidarı yargılayacak gücümüz yok iktidarı düşürmek muhalefete düşer sizin göreviniz, siyasetçilerin görevi. Onları iktidardan indirin bakın biz onları nasıl yargılıyoruz göreceksiniz. Başsavcılar var bunu diyen!..”
Daha beteri, karşı tarafa yaltaklanmak için “Oradaki kadınlar ezanı protesto etmediler” diye utanmadan yalan söyleyenler var. Hâlâ karşı taraftan korkuyorlar. Titreyin kendinize gelin. Yaltaklandığınız bu İslam düşmanları Müslümanlara acımayacak. Korkmayın, mert olun. Hadi 28 Şubat'çı ve her dönem askerî darbeleri savunmuş Fatih Altaylı’yı anlarım. Başörtülü kadınlarımıza “fahişe” diye hakaret etmesinin hukuki bedelini ödemediğinden şimdi de aynı cüretkârlıkla İslam düşmanı o kitleyi savunuyor. Hadi 7 Haziran sürecinde utanmadan PKK terör örgütünün siyasi kanadının kara propagandasını yapmış ve bu yüzden Sabah gazetesinden kovulmuş Sevilay Yılman’ı da anlarım. O da 8 Mart kitlesiyle aynı kafada. Peki bizim muhafazakâr yazarlara ne oluyor?
Tüm Müslümanlar bilmeli ki, eğer zillet ittifakı İstanbul ve Ankara’yı kazanırsa meşruiyet tartışması başlatacaktır. Erken seçim çağrısı yapıp sokakları karıştırmak isteyecektir. Başkanımız Erdoğan’ın 4,5 yıl daha bu ülkenin başında olmasına tahammülleri yok yok yok! İşte o yüzden bu seçim Sayın Bahçeli’nin de söylediği gibi DEVLET için bir beka seçimidir. Devlet içine bir ur gibi yerleşmiş ulusalcı-solcu kanat bu ülkenin bekası için açık ve yakın tehdittir. Bürokrasi içindeki FETÖ kalıntıları ile ulusalcılar Başkanımız Erdoğan ve Sayın Devlet Bahçeli’nin düşmanıdır. Bu ulusalcı-solcu çete, milliyetçiliğin muhafazakârlığın ve Müslümanlığın düşmanıdır. Dursun Çiçek’in yargıyla ilgili söylediklerini hatırlamakta fayda var: “Hâkim ve savcılarla, başsavcılarla görüşüyoruz onlardan bu yargılamaların bu soruşturmaların niye sonuçlanmadığını soruyoruz, onlar da diyor ki: Türk yargısının durumunu biliyorsunuz, hâkim ve savcıların üçte biri sanık oldu, görevinden atıldı dolayısıyla bizim iktidarı yargılayacak gücümüz yok iktidarı düşürmek muhalefete düşer sizin göreviniz, siyasetçilerin görevi. Onları iktidardan indirin bakın biz onları nasıl yargılıyoruz göreceksiniz. Başsavcılar var bunu diyen!..”
Ezan protestosu olayının üstünü
o yüzden örtmek istiyorlar. Çünkü gerçek niyetleri bu olayda açığa
çıktı. Amaçları Başkan Erdoğan’ı Menderes gibi yapmak
ve yeni bir Nurettin Soyer bulup tüm ülkücüleri yeniden içeri
tıkmaktır.
Bu 31 Mart
seçimleri ya DEVLET başa ya kuzgun
leşe sonucunu ortaya çıkaracaktır.