Cemil Ertem Milliyet Gazetesi

2016: Tarihten güncele...

21. yüzyılın ortasına doğru hızla yol alıyoruz. Bir önceki yüzyılın ilk çeyreği bittiğinde bütün bir yüzyılı belirleyecek iktisadi ve politik dinamikler -hemen hemen- ortaya...

29 Aralık 2015 | 570 okunma

21. yüzyılın ortasına doğru hızla yol alıyoruz. Bir önceki yüzyılın ilk çeyreği bittiğinde bütün bir yüzyılı belirleyecek iktisadi ve politik dinamikler -hemen hemen- ortaya çıkmıştı. Sanayi Devrimi’nin en önemli siyasi sonucu olarak üç büyük imparatorluk parçalanmış ve bu imparatorlukların coğrafyasında hızlı bir ulus-devlet(ler) süreci başlamıştı. Avusturya-Macaristan, Osmanlı ve Rus imparatorlukları 20. yüzyılın ilk çeyreğinde ilk dünya savaşıyla birlikte tarih oldular. Tam yüz yıl sonra bu üç büyük imparatorluğun parçalanıp tarih olduğu topraklara baktığımızda, bütün taşların yeniden yerinden oynadığını görüyoruz. Avusturya-Macaristan, Almanya ve Orta Avrupa’dır ve tam şimdi, Yugoslavya’nın iç savaşla parçalanmasından sonra, derin bir ekonomik-siyasi krizin içindedir.
Bugün Avrupa krizi ve AB’nin siyasi çözümsüzlüğü, büyük ölçüde, 20. yüzyılda orta ve doğu Avrupa’yı -Balkanlar dahil olmak üzere- parçalayan Alman militarizminin eseridir. 1933’teki Nazizm ve 1990’lardaki Yugoslavya iç savaşı ve Bosna soykırımı da geç kalmış ve diğer Avrupa ülkeleri gibi sömürge edinememiş Alman ulus-devletçiliğinin saldırganlığının sonucudur.
Kanlı ittifak
1862’de Prusya Kralı Wilhelm’in başbakanı olarak kanlı kariyerine başlayan Bismarck, yeni Alman imparatorluğunu kılıç ve kanla kuracağını söylemiş ve dediğini de yapmıştır. Hitler, Bismarck’ın devamcısıdır. Bu hikâye, bir önceki yüzyılın yazılmayan tarihidir. Almanya-Rusya ittifakı, 1917 Rus Devrimi öncesinde başlayan, İkinci Dünya Savaşı’nda uzlaşma olmayınca ortadan kalkan ama Nazizm’in tasfiyesinden sonra da bütün Soğuk Savaş sürecinde ve şimdi de devam eden gizli bir dehşet ittifakıdır. 1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılması, Doğu Almanya’nın tasfiyesi ve bu tasfiyeyle krize giren Alman sanayisinin kurtarılması ve sonra Yugoslavya’nın parçalanması, Bosna soykırımı bu ittifakın sonucudur.
Tam şimdi Rus enerji oligarşisi ile Alman finans-kapitalinin nasıl iç içe geçtiğini göremezsek ne Doğu Avrupa’yı ne Akdeniz’i ne de Ortadoğu’yu çözeriz.
19. yüzyılın sonunda ve bütün bir 20. yüzyılda önce İngiltere sonra da ABD ile ittifak yaparak, Osmanlı’yı hedef alan, yeni Türkiye Cumhuriyeti’ni de felç etmek için her şeyi yapan paylaşım dinamiğinin yeniden tam ortasındayız; çünkü Türkiye, eskisi gibi devam etmeyeceğini ilan etti.
İkinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkan ve Amerika’nın hegemonyasına razı olan bu ittifak yeniden tarih sahnesinde. Bugün Türkiye’nin doğusunda iç savaş senaryosu yazanlar, Rusya’yı ziyaret eden parti heyeti ile “sürgün” hükümeti görüntüsü verenler, tarihteki bu kanlı ittifakın devamcılarıdır sadece...

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Ekonominin geleceğini simgeler anlatır! 31 Ekim 2018 | 5.210 Okunma Neden yeni bir kalkınma hikâyesi gerekli... (2) 25 Ekim 2018 | 5.325 Okunma Neden yeni bir kalkınma hikâyesi gerekli... 24 Ekim 2018 | 4.578 Okunma Sorunlar, tespitler ve çözümler... 18 Ekim 2018 | 5.624 Okunma Ekonomi politikasında ‘popülizm’ nedir, ne değildir? 17 Ekim 2018 | 3.785 Okunma