Geçen hafta Mısır cuntası, Süveyş Kanalı’nın genişletilmiş halini yeni Süveyş Kanalı propagandası ile açtı. Bir yıl gibi kısa bir sürede tamamlanan yeni proje, hiç şüphesiz, ticari gerekliliklerden çok, siyasi mesajlar için kullanıldı. Süveyş Kanalı zaten şu an daralan ticaret hacmi nedeniyle de tam kapasite ile çalışmıyordu. Kanala paralel yeni yolun Amerika ve genel olarak da Batı tarafından Sisi’yi aklayan bir tezahüratla karşılanması yalnız kanalın ticari kapasitesinin artması ile ilgili değildir. ABD Dışişleri Bakanı Kerry’in son Mısır ziyareti, Mısır’ın, İran’ın sisteme girmesinden sonra, Ortadoğu ve Kuzey Afrika (MENA) bölgesinde temel askeri ve ekonomik güç olarak güçlenmesini ABD’nin istediğini ortaya koymuştur. Böylece Doğu Akdeniz enerji alanları ve hem Afrika hem de Ortadoğu ticari geçişleri ABD’nin daha da ötesi Batı’nın doğrudan denetleyeceği bir hale gelecektir. Hesap budur... Ancak her zaman başka bir hesap da vardır. Ama şimdi, tam iki yıldır, yani Mısır darbesi ve Türkiye’de Gezi ayaklanmasından sonra olanlarla devam edelim.
Darbe değil, süreç...
Mısır’da Sisi darbesinin olduğu günleri hatırlayın yani tam iki
yıl öncesinin yazı...
Türkiye, şimdi açılan Süveyş Kanalı’nda özel geçiş ve Doğu
Akdeniz’de Mursi yönetimiyle münhasır ekonomik bölge anlaşmaları
yapmak üzereydi. Bölgenin gelecekteki önemine bağlı olarak şunu
söyleyebilirim; Türkiye’nin Mursi yönetimiyle Doğu Akdeniz ve
Ortadoğu, Kuzey Afrika ticari geçişleri için yaptığı özel ekonomik
anlaşmalar bile Mısır darbesi için yeterli bir nedendi.