Salı günü Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Trump ve Erdoğan arka arkaya konuştu. Esasında bu iki konuşma -Trump’ın sırasını kaçırmasıyla arka arkaya gelmesinden öte- bugün dünya siyasetinde ve ekonomisinde, nihai olarak, iki farklı felsefi anlayışı ve bu anlayıştan doğan iki farklı reel-politik anlatımı sunuyordu.
Trump konuşmasında çok sık olarak yurtseverlik vurgusu yaptı hatta bu kavramı küreselleşme kavramının karşıtı olarak kullandı ve doğrudan küreselleşmeye karşı olduğunu söyledi. Düşünün, parası dünyada temel rezerv para olan, yıllardır açık-liberal ekonomiyi tüm ülkeler için savunduğunu iddia eden bir ülkenin başkanı, hem de BM kürsüsünden, “Biz küreselleşmeye karşıyız” diyor.
Bu, akıl dışı bir konuşma, hatta bir savrulma. Peki, böylesine savrulmanın nedeni ne? Bunun için Trump’ın ABD’de hangi sermayenin temsilcisi olduğuna bakmak gerek.