Cemil Ertem Milliyet Gazetesi

Darbenin sivil ayakları ve ‘dış’ politik hattı üzerine...

Türkiye, 15 Temmuz’da kendisine yapılan çok yönlü saldırının şifrelerini çözmeye çalışıyor. Bu saldırının operasyonel üstlenicisi olan FETÖ’nün Türkiye’de...

18 Ağustos 2016 | 390 okunma

Türkiye, 15 Temmuz’da kendisine yapılan çok yönlü saldırının şifrelerini çözmeye çalışıyor. Bu saldırının operasyonel üstlenicisi olan FETÖ’nün Türkiye’de doğrudan yönlendirdiği ya da organik olarak sahip olduğu bir siyasi yapı ve/veya siyasi parti yoktu. Ancak, FETÖ, devletle birlikte, siyasi partilerin içinde de örgütlendi ve onları yönlendirmeye çalıştı. 17/25 Aralık’tan sonra ise AK Parti’de zayıflayan gücünü MHP’yi doğrudan ele geçirerek telafi etmeye çalıştı. Esasında MHP operasyonu darbenin siyasi ön hazırlığıydı.

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, geçen gün “Mutlaka bu darbenin bir yerlerde, bir şekilde bir siyasi ayağının olması gerekir. Türkiye’nin siyasi tecrübesi bunu söylüyor “dedi. Kurtulmuş’a katılmamak mümkün değil, hatta bu kadar kapsamlı, uluslararası bir saldırının siyasi tarafını “ayak” değil de “beyin” olarak nitelemek gerekir.

Siyasi beyin...

Öncelikle şunu söylemek gerekiyor; Türkiye’de gücünü milletten alan siyasi irade burayı çözemezse, 15 Temmuz’da başlatılan saldırıyı biz “yumuşatılmış” bir süreç olarak yaşarız ve darbeyle kısa sürede yapmak istediklerini zamana yayarak da yapma fırsatını vermiş oluruz.

Bu saldırının siyasi beyninin esasında iktisadi olarak neyi amaçladığını ortaya koyarsak siyasi tarafı da doğru tespit oluruz.

Bir önceki yazımızda Türkiye’nin kurmakta olduğu Varlık Fonu’nu konu etmiştik. Şimdi bu Varlık Fonu’nu Türkiye kuramaz, kurmamalı diye telaşa kapılanlara, Varlık Fonu’nu kanun tasarısını Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda engellemeye çalışanlara ve bunların gerekçelerine bakın... Burada darbe girişiminin siyasi beyninin nasıl çalıştığını, Türkiye’yi nerede konumlandırmak istediğini anlarsınız.

Bu anlamda FETÖ, gücünü ve operasyonel yeteneğini, Türkiye devleti ve toplumu içindeki örgütlenmesinden almıyordu. Türkiye’deki örgütlenme yalnız önemli bir kaldıraçtı o kadar. Esasında bu yapı, göründüğünün aksine siyasi olarak seküler, iktisadi olarak da yeni-liberal bir ideolojiyi yaymaya çalışıyor ve bu ideoloji etrafında iç içe geçen çemberler olarak örgütleniyordu.

Özellikle 17/25 Aralık sürecinden sonra, FETÖ’nün bu ideolojik yapısı ve buna bağlı stratejisi ortadadır. FETÖ bu süreçte çoğu “liberal” yazarı bu doğrultuda konsolide etmiş, hatta bazılarını iktidar partisi içinde etkin yerlere taşımıştır. Bu cümleden olmak üzere, bu strateji, operasyonel ve politik olarak doğrudan AK-Parti’yi hedeflememiştir. Doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve onun politik duruşunu hedeflemiş ve CHP, MHP hatta HDP’yi de “muhalefet” olarak bu doğrultuda dizayn etmiştir.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Ekonominin geleceğini simgeler anlatır! 31 Ekim 2018 | 5.210 Okunma Neden yeni bir kalkınma hikâyesi gerekli... (2) 25 Ekim 2018 | 5.325 Okunma Neden yeni bir kalkınma hikâyesi gerekli... 24 Ekim 2018 | 4.578 Okunma Sorunlar, tespitler ve çözümler... 18 Ekim 2018 | 5.624 Okunma Ekonomi politikasında ‘popülizm’ nedir, ne değildir? 17 Ekim 2018 | 3.785 Okunma