Geçen hafta derecelen-dirme kuruluşu Fitch’in Türkiye değerlendirmesini beklerken, diğer derecelendirme kuruluşu Standard & Poors (S&P) Türkiye’nin not görünümünü düşürdü. Sonra da beklenen Fitch’in not indirimi geldi.
Yaklaşık iki aydır TL’nin hızlı değer yitirmesi üzerinden Türkiye
ekonomisiyle ilgili derin kriz analizi (!) yapanlar sanıyorum çok
keyifli bir hafta sonu geçirdiler. Ancak pazartesi günü pek
bekledikleri olmadı. Haftaya TL değerlenerek başladı. Borsa da
buraya yükselişle eşlik etti.
Her iki derecelendirme kuruluşunun not indirme gerekçelerinin çok çarpıcı olduğunu ama not indirimlerinin olumsuz etkisinin, marjinal bile denemeyecek kadar, olmamasının da çok öğretici olduğunu söylememiz gerekiyor.
Her iki derecelendirme kuruluşu da küresel piyasa çevrelerine merkez bankasını şikayet ediyor. Merkez Bankası’nın attığı adımların TL’nin değer kaybına cevap olamayacağını söylüyorlar. Bunlara bilmiyorum TCMB’sının 16 yıldır dalgalı kur rejimi uyguladığını ve buna bağlı olarak bir kur hedefinin olmaması gerektiğini söylemek yeterli olur mu? Ama zaten sorun bu tür teknik meseleler de değil.
Bunun böyle olmadığını Fitch zaten ilgili açıklamasında itiraf ediyor. Fitch’in baklayı ağzından çıkardığı yer; referandumdan evet çıkması halinde Türkiye’yi “kendine göre” riskli gördüğünü itiraf etmesi. Hukuk dilinde buna “samimi ikrar” denir.