ABD 2. Dünya (paylaşım) savaşından galip çıktığında, sistemi yeniden düzenleme görevini de edindi. Avrupa’nın Sovyetlerle paylaşılması ve yeniden inşası da ABD’nin “yeni düzeninin” (new-deal) sınırları içindeydi. Bu süreçte, kıtalar, bölgeler, pazarlar tabii ülkeler paylaşıldı. Azgelişmiş ülkelerin devlet yapıları, siyasetleri ve siyasetçileri dizayn edildi; bu, “toplum mühendisliğini” de aşan çok yönlü, çok boyutlu bir süreçti. Halklar, milletler bölündü, mezhep, din kutuplaşmaları bu sürecin araçları olarak ortaya çıkartıldı.
Birinci Dünya Savaşı sonrası dağılan imparatorlukların sonucu olarak ortaya çıkartılan ulus-devlet süreçleri, doğu toplumları aleyhine işlemiş, bu toplumlar, beşeri sermayelerini, yüzyıllardır süren bütünlüklerini, renklerini yitirmişlerdi. Emperyalizmin tehcir, katliam politikaları ve kışkırtmalarıyla bölünen ve küçülen doğu toplumları adeta, 2. Dünya Savaşı sonrası kurulacak Pax-Amerikana’ya hazırlanmıştı. 1945’de Stalin Rusyası’nın ABD emperyalizminin bir alternatifi olarak ortaya çıktığı da en büyük tarihi yalanlardan biridir.
Stalin Rusyası, sistemin (Pax-Amerikana’nın) bir alternatifi değil, ta kendisi ve tamamlayıcısı idi.