Ağustos ayı enflasyon rakamları biraz beklenenin üzerinde gelince “Frene basalım” çevresi yeniden sahneye arz-ı endam etti. Yüksek büyümeye utangaçça yapılan övgülerin yerini o bildik büyüme-enflasyon analizleri aldı.
“Türkiye’nin ortalama yüzde 5’in üzerinde büyümesi, kronik enflasyon nedenidir” tezi ancak yanlış ekonomi politikalarının sonucu olarak doğrudur. Tam aksine, ihracat-sanayi merkezli, kapsayıcı-yüksek bir büyüme enflasyonist bir sürecin temel ilacıdır.
Öncelikle Türkiye’deki enflasyon meselesi-süreci- konusunda şunu belirtmek gerekiyor; şu an TCMB, enflasyon hedeflemesi çerçevesinde uygulayabileceği en sıkı para politikası duruşunu sergiliyor. Enflasyon -görev tanımı gereği- TCMB’nin şu an öncelikli meselesi. Bundan dolayıdır ki Merkez Bankası çok yönlü, çok boyutlu bir enflasyon karşıtı politika yürütüyor. Bu anlamda Merkez Bankası mücadele alanını yalnızca para politikası patikasıyla sınırlı tutmuyor. Gıda enflasyonu, ara malı ithaline bağlı fiyat şişkinlikleri de bankanın doğrudan uğraş ve ilgi alanları...