Bugün Antalya G-20 izlenimlerimi yazmak istiyorum. Dün yayımlanan sonuç deklarasyonu beklendiği gibiydi; yani bir ortak mutabakat metni olduğu için, herkesin “sorun” olarak kabul ettiği başlıkları sıralayan ve bu sorunların çözümünü “umut” eden bir resmi metin... Dolayısıyla, bütün sonuç deklarasyonları gibi, temel ve tali çelişkileri, çekişmeleri ve bunların arkasındaki ekonomi politikayı size anlatmaktan uzaktı yine...
İşte bunun için ben, G-20’nin biraz perde arkasını yazayım istedim. Öncelikle gerek liderler arasında baş başa gerekse heyet ya da genel toplantılar olsun bütün oturumlarda Paris saldırısının izi vardı. Benim burada dikkatimi çeken önemli bir ayrıntı oldu; tamam saldırı Antalya’da önemli bir konu başlığı oldu ama saldırının büyüklüğünü anlatacak bir şok ve şaşkınlık hali de izlemedim ben.
“Bu tür saldırılar olacak bunları bekliyoruz”havası hakimdi sanki... Tabii ki böyle bir beklentiyi oluşturan ekonomik ve politik süreci görmemiz gerekiyor.
Yoksul ülkelerdeki sosyal ve ekonomik çarpıklığın, adaletsizliğin bir sonucu olarak buralarda kendini gösteren terör, Batı’nın başkentlerini vurmaya başladığında Batı, bu sorunu 9/11 sonrasında olduğu gibi, işgal ve eski sömürge yöntemleriyle çözeceğini sandı. Ama bugün ortaya çıkan sonuç, bunun bir bumerang etkisi olduğunu hepimize anlatıyor.