Cemil Ertem Akşam Gazetesi

Gerici restorasyonu kimse beklemesin!

Haziran-2015 seçimleri Türkiye için sonuçları itibarıyla da tarihi bir ders oldu. Sanıyorum bu sonuçları, iktisadi, sosyolojik ve siyasi düzlemlerde, soğukkanlı olarak değerlendirmek önümüzdeki günlere de...

10 Haziran 2015 | 162 okunma

Haziran-2015 seçimleri Türkiye için sonuçları itibarıyla da tarihi bir ders oldu. Sanıyorum bu sonuçları, iktisadi, sosyolojik ve siyasi düzlemlerde, soğukkanlı olarak değerlendirmek önümüzdeki günlere de ışık tutacak. 

Öncelikle katılımın yüksek olması önemli. Bu yüksek katılım sonrası ortaya çıkan tablo, seçim öncesi bazı çevreler tarafından yapılan dezenformasyonları boşa çıkardı. Demek ki, Türkiye’de sandıkla iktidar değişebiliyormuş ve buna Nişantaşı sakinleri de inanmış. Türkiye’de artık iktidarın, tankların üzerinde değil de, sandıkla değişebileceğine Nişantaşı ve Etiler sakinlerini inandırmak da, AK Parti’nin başarısı olarak tarihe geçti. 
Bence bu durum seçimin en önemli kazanımıdır. Ama işin ilginci Nişantaşı’nın, “aşağıdan” gelen orta sınıfın “diktatörlüğünden” kurtulmak için Marksist ideolojiden “yararlanmış”(!) HDP’ye sığınması... Tabii HDP’nin Nişantaşı emaneti olan oyların hakkını verip vermeyeceği de ayrı bir tartışma konusu. Kandil’den Mustafa Karasu, “HDP yöneticileri emanet oy falan diye bahsediyor ama bu tahlil yanlış bir çıkarım” dedi; o zaman Kandil neresi, Nişantaşı neresi demeyelim; burada sıkı bir ideolojik hatta sosyolojik bağ var demek ki... İdeolojiler,  sosyolojik oluşumları haber verirler... Kandil’in ve Nişantaşı’nın siyasal bakışları tabii çok farklıdır ama her iki kesimin de ideolojisinin temeli seküler-pozitivist- kültüre dayanır. Birincisi Batı’nın ta kendisidir; ikincisi ona öykünür ve onu amaçlar. Bu anlamda Kemalist “aydınlanma” ile Doğu’da PKK’nın amaçladığı Kürt ulusal “aydınlanması” arasında nihai olarak çok fark yoktur. Sonuçta her ikisi de seküler ve Batıcıdır. PKK için, Marksizm ise, her zaman kendisini sınıfsal düzlemde meşrulaştırmak için kullandığı bir araç olmuştur, bu bakış açısını hiç bir zaman benimsememiş ve bunun gereklerine bağlı bir siyasa yürütmemiştir. 

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Ekonominin geleceğini simgeler anlatır! 31 Ekim 2018 | 5.210 Okunma Neden yeni bir kalkınma hikâyesi gerekli... (2) 25 Ekim 2018 | 5.325 Okunma Neden yeni bir kalkınma hikâyesi gerekli... 24 Ekim 2018 | 4.578 Okunma Sorunlar, tespitler ve çözümler... 18 Ekim 2018 | 5.624 Okunma Ekonomi politikasında ‘popülizm’ nedir, ne değildir? 17 Ekim 2018 | 3.785 Okunma