Bir ülkenin ekonomi politikaları, nihai olarak, dünya siyasi sistemi içindeki pozisyonuna, rolüne ve gücüne göre belirlenir. Ama bu gücü, rolü de siyaset kurumu ve doğru liderlik nihai olarak belirler.
Dünya siyasetinde o anki statükonun size biçtiği rolün dışında bir dış politika ve bir duruş belirleyemezseniz, ekonomide de bir iddianız olmaz ve ülkenin ekonomi-politikası dediğiniz “şey” yalnızca küresel ekonominin gerekleri adı altında Washington, Londra ve Frankfurt’un izini takip etmek olur.
Mesela “onların” merkez bankaları büyümeden istihdama kadar refahının bütün değişkenlerini politikalarının temeli yaparken sizin merkez bankanızın, yalnız enflasyona odaklanarak, muğlak bir finansal istikrar oyununu sürdürmesi istenir; siz de buna razı olursunuz. Aslında bu “razı olmak” bir bütündür.