Şu sıralar, yalnız Türkiye için değil, bütün gelişmekte olan ülkeler için -Fed’in faiz artırmasıyla birlikte- pek de parlak olmayan günlerin geleceği birçok piyasa yorumcusunun ortak görüşü... Geçen gün bloomberght sitesinde Cüneyt Başaran şöyle yazdı:
“2002-2014 yılları arasında gelişmekte olan ülkeleri paraya boğan, Amerika, Avrupa ve Japonya’daki düşük faiz/ düşük getiri kıskacından çıkmak isteyen yatırımcıları Türkiye, Brezilya ve G. Afrika ile buluşturan aracılar oyundan birer birer çekiliyor. Ne Brezilya’nın ödediği yüzde 14 faiz ilgisini çekiyor yatırımcının, ne de Türkiye’nin yüzde 3 büyümesi gözleri kamaştırıyor.”
Başaran, düşen emtia fiyatlarının Brezilya, Rusya gibi ülkeleri “yatırımcı” açısından riskli haline getirdiğini, Türkiye’nin de siyasi riskinin öne çıkmaya başladığını söylüyor. Tabii,Cüneyt Başaran’ın analizi bize küresel sermaye piyasaları yöneten fonların şu andaki gerçeğini söylüyor; bu açıdan değerlendirmemiz gerekir. Bu analiz, -Başaran’ın yazısında da aktardığı- Templeton, Goldman Sach’s-Next Equity gibi hedge fonlar ve gelişmekte olan ülkelerdeki piyasa kırılganlığı üzerinden milyarlarca doları “indiren” bazı bankalar için gerçekçi bir analiz. Bu fon ve bankalar, Türkiye’nin de içlerinde bulunduğu gelişmekte olan ülkelerdeki ağırlıklarını ciddi bir şekilde azaltabilirler hatta tamamen çıkabilirler.