Hiç şüphesiz ki, Türkiye’nin Cerablus operasyonu güncel olduğu kadar tarihi ekonomik ve siyasi sonuçları olacak bir gelişmedir. Türkiye hem kendisi için hem de bütün bölge halkları için “korunması gereken toprakları” koruyor ve bu toprakları gerçek sahiplerine yeniden vermek için yapması gerekeni yapıyor. Dün olduğu gibi bugün de bu topraklar “memalik-i mahruse”dir. Yani üzerinde yaşayan toplumların dirlik ve birliğinin bozulması halinde büyük bir felaketin yaşanması kaçınılmaz olan topraklar memalik-i mahruse”dir. Esasında bütün bir 20. yüzyıl, Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanmasına bağlı olarak büyük yıkımların, acıların yaşandığı bir yüzyıl olmuştur. Şunu da söyleyebiliriz; yüzyılın başında yeni Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı İmparatorluğunun inkarı olarak kuruluyor ve böylece memalik-i mahruse’den vazgeçiyordu.
“Doğu Sorunu”
Bu anlamda Osmanlı İmparatorluğu yalnız kendisi için bir “memalik-i mahruse (korunması gerekli topraklar) değildi. İmparatorluk parçalandığı takdirde, insanlığın da büyük bir sorunla yüzyüze geleceği, 19. yüzyılda teslim edilmişti. Ama Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanmaması hali ise -tam aksine- Batı için bir Doğu Sorunu idi.