Türkiye’de sanıyorum, futbol kadar olmasa da, ekonomi oldukça popüler bir tartışma alanı. Ekonominin iyi mi kötü mü olduğu ya da ekonominin nereye gittiği (bu tartışma başlığı, dinamik bir trendi anlattığı için, daha doğru ve daha yaygın) konusunda, doğal olarak, herkesin bir görüşü var. Öncelikle herkes kendi zaviyesinden, aile bütçesinden ekonomiye bakıyor. Yarın ne olacağını, çocukların eğitimi, emeklilik vs., tahmin etmeye, tedbir almaya çalışıyor ve buna bağlı olarak günlük gelişmeleri takip ediyor. Bu anlamda “piyasaları” takip etmek, Süper Lig’i takip etmek kadar yaygın ve popüler bir uğraş. Tabii bu uğraşın iki yanı var; birincisi amatör taraf -izleyiciler- ikincisi profesyonel taraf -piyasa yapıcıları, ekonomi yönetimi, ekonomiyi yazan çizen anlatan hatta üniversitelerde öğreten akademisyenler-. Peki bu profesyonel iktisatçılar iktisat bilgilerini nereden alıyorlar, hocalar, piyasa yorumcuları, banka yöneticileri iktisadi, özellikle Türkiye’de, nasıl hangi yöntemle, hangi içeriklerle öğreniyorlar?
Bu, önemli bir soru çünkü iktisat bilimi, tamam hukuk gibi normatif bir bilim değil ama, fizik gibi de doğanın temel işleyişinden kaynaklı değişmez kanunları üreten, bunları ancak, yeni buluşlarla yenileyen ya da ilk temel üzerinden karşıtını üreten “pozitif” bir bilim değil. Bu anlamda tek, “rasyonel” bir iktisat anlatısı yok.
Esasa giriş...