Türkiye, yakın tarihinin en önemli günlerini yaşıyor; bu günler bizim içinde bulunduğumuz yüzyıldaki yerimizi belirleyecek. Terörün amaçlarından biri de oluşturduğu toz dumanla ülke çıkarına çalışan siyasi karar alıcılarda körlük sağlamaktır. Terör, yalnız toplumsal felç ve yılgınlık sağlamak için değildir, bununla beraber bürokratik mekanizmada felç oluşturma işlevini de üstlenir terör. Terör, ülkenin tek gündem maddesi haline gelir; bunun dışında her şey ayrıntı ve önemsizdir. Çünkü terör insan hayatı dışındaki diğer bütün alanlardaki güvenlik politikalarını önemsizleştirir. Ülkenin genel sağlık güvenliği, enerji güvenliği, gıda ve çevre güvenliği birden önemsiz, atlansa da olur alanlar haline dönüşür.
Bu arada öyle bir karar alınır ki, ülkenin yüz yıllık ekonomik geleceğini biz “birilerine” vermiş oluruz. İşin garip tarafı bu kararı alanlar da, bunu pekâlâ ülkenin yaranına yaptığını sanabilirler; çünkü terör, doğru karar alma, tartışma mekanizmalarını felç etmiştir.
Birinci hedef: İnsan kaynağı
Batı, Afrika’yı bu yöntemle yüzyıllardır yoksul bir sömürge
olarak elinde tuttu ve bütün yeraltı-yerüstü kaynaklarını ele
geçirdi, yağmaladı. Yıllar süren kabile savaşları, Afrika
toplumunun insan kaynağını yok ediyordu. Bir ülkenin doğal
zenginliklerine, kaynaklarına el koymak için ilkönce onun insan
kaynağını devre dışı bırakmak ele geçirmek, bütün sömürge tarihinde
birinci kuraldır. İnsan kaynağı iki türlü devre dışı bırakılır;
birincisi iç savaş ya da savaşla-özellikle eğitimli genç nüfusu-
devre dışı bırakmadır. İkincisi ise, ideolojik ve siyasi
mekanizmalarla, maddi araçları da kullanarak, “seçkin” sınıfları
satın almaktır. Bu ikinciler genellikle siyaset bürokrasinde,
medyada ve stratejik şirket ve eğitim kurumlarında istihdam
edilirler.
Ben Batı’nın sanayi devriminden itibaren geliştiği üç temel
sömürgeleştirme dönemi olduğunu düşünüyorum. Tam şimdi üçüncü
aşamadayız.
Mesela birinci aşamayı en güzel Cecil Rhodes profili
anlatır.
Terör ve sömürgeleştirme: