ABD’nin yeni başkanı Donald Trump, yarından itibaren resmen göreve başlayacak. Trump seçildiğinden bu yana oldukça ilginç açıklamalar yaptı. Tabii ki bu açıklamalar resmi nitelikte değildi ancak ABD’nin yeni dönemi hakkında bize önemli ipuçlarını da verdi. Trump’ın korumacılık içeren demeçleri, istihdam yanlısı ve ekonomiyi kamu harcamalarıyla canlandırmaya dönük açıklamaları, küreselleşmenin şu aşamasında pek rasyonel olmayan, biraz abartılmış ısınma açıklamaları olarak nitelendirildi. Ancak şuna dikkat etmek gerekiyor; Trump’ın bütün bu açıklamaları, ABD’nin 2008 kriziyle açığa çıkan temel ekonomik sorunlarını karşılamaya dönük, üzerinde titizlikle çalışılmış, birbirini takip eden yapı taşları olarak öne çıkıyor.
Bugün ABD, sürekli istihdam oluşturan, tasarruf-yatırım dengesini ve buna bağlı olarak dış ve bütçe dengelerini sağlamış bir ekonomiye sahip değildir. ABD’nin devasa tasarruf-yatırım, bütçe ve dış ticaret açığı vardır. ABD, bu açıklarını siyasi hegemonyası sayesinde ayakta tuttuğu dünya rezerv parası dolar yoluyla finanse etmiştir.
Esasında Başkan Nixon’ın 1971 yılında dolar-altın bağlantısına son vermesiyle dolar, dolayısıyla 2. Dünya Savaşı sonrası ABD önderliğinde oluşturulan Bretton-Woods sisteminin tartışmaya açılmıştır. Yani ABD’nin 70’li yılların başından itibaren giderek artan üçüz açığı, dünya ekonomisinin de temel sorunlarından biridir. Ancak bu temel sorun, 2008 yılına kadar ABD’nin sorunu olmaktan çok, gelişmekte olan ve azgelişmiş ülkelerin sorunu oldu.