Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bakü ziyareti, Aliyev, Putin ve Türkmenistan Devlet Başkanı Berdimuhammedov görüşmeleri ile geçti. Türkiye, Rusya, Türkmenistan ve Azerbaycan’ın, bugün temel buluşma noktası ve liderlerin görüşme trafiği enerji ve enerji alanını yapılan yatırımlar olarak gözüküyor ama inanın bu işin yalnız görünen yanı. Esasında, enerji alanı bölge ülkeleri arasında temel bir katalizör görevi de görüyor. Bu alanda atılan adımlar, örneğin ticaret ve ekonominin diğer alanlarında yeni işbirliklerini ve düzenlemeleri kendiğilinden getiriyor. Bu anlamda Önasya ve Kafkasya coğrafyası, Batı dinamikleri-siyasi yolu- dışında belki de ilk defa bu kadar kapsamlı olarak kendi yolunu belirlemeye başladı. Bize göre bunda, Batı’nın içinde bulunduğu ekonomik ve siyasi krizin payı var ama Türkiye’nin, siyasi ve ekonomik olarak, Batı’dan kısmen bağımsız davranmasının ve Rusya’nın Sovyet sonrası yeniden bölgeyi konsolide etmeye başlamasının payı daha çok.
Geçmiş ve şimdi…
Geçmişte Batı, Osmanlı’yı ilk önce etkinsizleştirmek daha sonra
da bu coğrafyadan silmek için Rusya’yı kullandı. Kırım Savaşı
(1853) bu anlamda çok çarpıcı ve önemli bir örnektir. O zaman
İngiltere ve Fransa, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kırım Savaşı’nda
yanında duruyor gibi yapmıştı; Rusya amacına ulaşamamış ama Osmanlı
İmparatorluğu, Kırım Savaşı’nda ağır yaralanmış ve bu büyük yara
onun parçalanmasına yol açmıştı.
Bakü’de Erdoğan Putin’le görüşürken, Türkiye’den gelen gazetecileri
bu görüşme çok az ilgilendirdi. Daha çok koalisyonu kendi
aralarında tartıştılar ve Cumhurbaşkanı’na koalisyon ihtimallerini
ve bu ihtimal dışındaki yolu sordular; haklılar belki, sonuçta
talep meselesi; okuyucuları ve içerideki kamuoyu bunu merak
ediyor.
Ancak bana göre, Türkiye’nin, hemen yarından itibaren Avrupa ve
Önasya’daki yolculuğu ve buradaki ihtimaller, koalisyon ya da
seçimin tekrarından çok daha fazla ve de bizim için çok daha hayati
bir dönemeci içeriyor. Zaten içerideki politik durumu, dışarıdan
bağımsız bir politik pazarlık süreci olarak ele alırsanız,
göreceğiniz ufuk, en çok, bir iki yılla sınırlıdır.