Türkiye’nin 16 Nisan itibarıyla gerçekleştirmek için ilk adımını atacağı büyük dönüşümü biz -bu anayasa değişikliğine bağlı sistem değişikliği olduğu için- ağırlıklı olarak idari, hukuki ve siyasi alanda tartışıyoruz. Ancak bu sistem değişikliği esas itibarıyla ekonomide çok önemli değişimlere yol açacak ve biz gerçek anlamda en büyük dönüşümü ekonomi alanında göreceğiz.
Önümüzdeki anayasa değişimi, milletin siyasi iradesini doğrudan
iktidarın bütün erklerine taşıyan ve bu erklerin politik
denetimini, anayasal mekanizmalarla, yine doğrudan millete bırakan
bir halk devrimidir. Bu devrimin kaynağı da, çok açık olarak, 15
Temmuz’dur. 15 Temmuz direnişi ve başarısı olmasaydı bu anayasal
değişim de olmayacaktı.
Böyle olunca, geçen yazımızda da belirttiğimiz gibi, 16 Nisan dönüşümü özünde, bir toplumsal mutabakat temelinde gerçekleşecektir. Bu toplumsal mutabakat, özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son on yıldır adım adım yukarıya taşıdığı yoksul ve orta sınıfları merkeze alan ama her kesimin kazanacağı bir tarihsel uzlaşma temelidir. Bu temelin ana harcı da ekonominin, her kesim için, giderek daha iyi ve ortak refaha giden bir yol izleyeceği beklentisidir. Esasında bu dönüşüm için şunu da söylemek abartı olmaz; Doğu Avrupa’dan başlamak üzere, Hazar’a kadar uzanan ve diğer tarafta Büyük Mağrip dediğimiz Kuzey Afrika coğrafyasını da kapsayan büyük bölgede Türkiye merkezli bir ortak refah (commonwealt) birliği imkânı, Türkiye’deki bu büyük dönüşümle birlikte doğuyor.
Ortak refah...