Geçen sene ekim ayında, şu sıralar başarısız bir darbe girişimiyle devrilmek istenen Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, Dünya Enerji Zirvesi için Türkiye’ye gelmişti ve İstanbul’da gerçekleşen zirvede konuşmasına şu cümlelerle başlamıştı: “Türkiye’de 15 Temmuz’da insanların demokrasiye nasıl sahip çıktığını gördük, Venezuela da bunları yaşadı, bu saldırıları yaşadı ve yaşıyor, çünkü doyumsuz emperyalist vampirler var ve biz bunlara karşı mücadele etmek zorundayız” Aradan bir yıl geçmedi ve Maduro’nun “doyumsuz vampirler” dedikleri, tıpkı Türkiye’de olduğu gibi, darbe yapmak istediler.
Chavez’in sağlığında halefi olarak gösterdiği Maduro, 2013 seçimlerinde oyların yüzde 50.7 sini, “liberal” rakibi Capriles oyların yüzde 49.7 sini almıştı. Farkın az olması Venezuela üzerinde hesap yapanları cesaretlendirdi...
Esasında dünyanın en büyük petrol yataklarına, doğal gaz zenginliğine, ölçülemeyen maden rezervlerine sahip olan bir ülkenin kaderinin bu olmaması gerektiğini düşünüyorsunuz. Doğru; ancak bunun cevabı, 19. ve 20. yüzyıl boyunca sömürgeci politikalarla süren yağmada ve bu yağmayla finanse edilen siyaset kurumunda saklıdır.