Türkiye’de Dünya Enerji Kongresi’nin yapıldığı tarihten iki gün önce ABD’nin başkenti Washington’da Uluslararası Para Fonu, (IMF) Dünya Bankası ve Uluslararası Finans Enstitüsü yıllık toplantıları yapıldı.
Aslında İstanbul’da yapılan 23. Dünya Enerji Kongresi ile IMF ve Dünya Bankası’nın yıllık -olağan- Washington toplantılarını karşılaştırmak gibi bir niyetim yok. Çünkü bu ikisi tamamen birbirinden ayrı şeyler ama yine de Dünya Enerji Kongresi’nin açılış konuşmaları ile Washington’da yapılan toplantılardaki çaresizliği insan yan yana koymadan edemiyor.
Yeni dünya...
Enerji zirvesinin açılış konuşmalarını konuk devlet başkanları da yaptı. Dünyanın en büyük petrol yataklarına sahip ama en yoksul ülkelerinden biri olan Venezuela’nın Devlet Başkanı Nicolas Maduro, “Türkiye’de 15 Temmuz’da insanların demokrasiye nasıl sahip çıktığını gördük, Venezuela da bunları yaşadı, bu saldırıları yaşadı ve yaşıyor, çünkü doyumsuz emperyalist vampirler var ve biz bunlara karşı mücadele etmek zorundayız” dediği anlarda Türkiye dahil olmak üzere, gelişmekte olan ülke paraları dolara karşı değer yitiriyordu ama Türkiye’de de tam sırada pek açıklanamayan bir dolar talebi vardı. Sonra Putin ve Erdoğan konuştu. Bütün bu konuşmalar ve kongre sonrasında karşılıklı yapılan anlaşmalar, Avrupa’da sonra Türkiye, Ortadoğu ve Kafkasya coğrafyasında enerjiden başlamak üzere yeni bir dünyanın kurulmakta olduğunu bize anlatıyordu.