Abdurrahman Dilipak’ın “AKP’nin papatyaları” başlıklı yazısı üzerine kopan fırtınaları hepiniz biliyorsunuzdur. Fırtına dahaçok Dilipak’ın şu cümlelerinden sonra koptu:
“AK Parti içindeki AKP’liler, FETÖ’nün zihniyet ikizi gibi davranıyorlar. Hem uluslararası fonlarla destekleniyorlar hem de kamu fonlarını kullanıyorlar. Malum “Yeşil Sermaye” de bunlara sponsor olabiliyor. Koç kadar, Sabancı kadar, Eczacıbaşı kadar bizim “Yeşil sermaye” davasına sadakat gösterip, bu fahişelere ve onların türevlerine karşı seslerini yükseltebilecekler mi? Konfeksiyoncu, gıda zinciri, finans kuruluşu, ses ver Türkiye! Ne bekliyorsunuz!”
Ak Parti’nin birçok ildeki kadın kolları Dilipak’a dava açacaklarını söylediler. Hemen hemen herkes Dilipak’ın yazısındaki asla kabul edilemeyecek “fahişe” nitelemesine takıldı.
Bence dava işlerine hiç gerek yok. Söylenen sözün mahkemelerde değil, vicdanlarda mahkûm edilmesi daha kıymetli olacaktır.
Dindarlığı bir türlü beceremeyen muhafazakâr mahallenin cinsellikle imtihanı nedense çok ağır oluyor! En naif üsluba sahip olanının bile kendisini bilinçaltında fuhuş üzerinden ifade etmesi üzüntü verici bir irtifa kaybı olsa gerek!
Neyse, ben kimsenin, veya en azından gördüğüm kadarıyla birçok kişinin fark edemediği bir detayı gündeme getirmek istiyorum…