Bu tavır, kendisiyle konuşmuşluğumdan, herhangi bir yakınlığımdan dolayı değil de, aynı kültürün bir ferdi olmanın verdiği samimiyet duygusunu hissettirmesinden kaynaklanıyor.
Sevenleri gözünde Recep Tayyip Erdoğan, yaş gruplarına göre milyonlarca kişinin evladı, kardeşi, ağabeyi, babasıdır. Bu bağı kurmak ancak samimiyetle olabilir.
Elazığ depreminde, sadece birkaç metre önümde göçük altında ablasını bekleyen arkadaşımın elinden tutup beklerken tam o anda tekbir nidalarıyla göçükten sağ çıkartılan bir vatandaşı gözleri dolarak bekleyen birisi ancak ailenizin bir ferdi olabilir.
Tüm bu sebeplerle ve daha yazılacak binlerce sebeplerle Cumhurbaşkanımıza “Beyefendi” diye hitap edenleri hiç sevmedim! Benim kalbi bağın haricinde herhangi bir yakınlığım olmadığı için de zaten kendisinden hiç “Beyefendi” diye bahsetmedim.
Her on kişiden yedisinin bir şeyin başkanı olduğu bir ülkede Cumhurbaşkanımızdan “Başkan” diye de hiç bahsetmedim. Milyonlarca başkandan birisi! Anlamsız, değersiz, duygusuz değil mi?
Cumhurbaşkanımızdan “Reis” diye de hiç bahsetmedim. Şekilciliğe mahkûm edilmiş ergen ritüellerini oldum olası hiç sevmedim!