Birkaç gündür Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İbni Haldun Üniversitesi Külliyesi açılışında yaptığı tespitleri konuşuyoruz. Cumhurbaşkanı özetle şunları söylemişti:
“Gerçek iktidarın fikri iktidar olduğunu da gayet iyi biliyoruz. Fikri iktidar yolu zor ve zahmetli bir süreçtir. Bu konuda kendimi biraz mahzun hissediyorum. 18 yılda her alanda tarihi hizmetlere imza attığımızı ama eğitim, kültürde arzu ettiğimiz ilerlemeyi sağlayamadığımızı düşünüyorum. Genç bir nüfusa sahibiz ama medeniyet tasavvurumuzu hayata geçiremiyoruz. Medyamız en modern altyapıya sahip ama bizim sesimizi, nefesimizi yansıtmıyor. En haklı olduğumuz konularda bile dünyaya kendimizi anlatamıyoruz. Fikri iktidarımızı hala tesis edemediğimiz kanaatindeyim.”
Herkes bu kısa özet üzerine fikir beyan ederken her zamanki gibi en önemli kısmı göremedik veya görmezden geliyoruz. Sayın Erdoğan’ın şu sözleri aslında yukarıdaki tespitleri kadar kıymetliydi:
“Fikri iktidarı siyasi kadrolar değil, bilim, sanat ve hikmet insanları inşa eder.”
Eğer meseleyi Ak Parti’nin gayri resmi sözcüsü edasıyla “siyaseten” değerlendiren insanların önemli bir kısmı “bilim, sanat ve hikmet” sahibi insanlar değilse ortaya şu an olduğu gibi ancak ve ancak gürültü kirliliği çıkar!
“Fikriniz var mı ki iktidarı da olsun?” diye pazarcı çığırtkanı edasıyla haz çığlıkları atan nefretin çocukları ciddi bir muhataplığın değil ancak mizahın konusu olabilirler! Onları bir taraf bırakalım. Nasıl olsa daha sonra ortaya fikir diye pisledikleri nefretlerini ele alırız!