Sonra da ekledi:
“Bir köyde yoksulluğa doğup Nobelli bir bilim insanı oluyorsanız bu
büyük başarıdır. Acun’unki böyle bir şey değil.”
Kim öyle olduğunu söyledi ki zaten?
Biz Kelebek ekibi olarak Melis’e yıllardır ne televizyonculuğu
anlatabildik, ne de popüler kültürde başarılı olmanın ne demek
olduğunu...
Bakın şimdi de Nobelli Aziz Sancar’la Acun Ilıcalı’yı
kıyaslıyor.
Kusura bakma da Melis, Aziz Hoca’nın başarısıyla kıyaslarsak
elbette Acun koskoca bir sıfır olarak kalır.
Senin, benim, hepimizin yaptığımız işlerle Aziz Sancar’ın yanında
koskoca bir sıfır olarak kalacağımız gibi.
Ama böyle bir kıyas doğru değil.
O bir bilim insanı. İnsanlığın gelişimi için kafa yoruyor,
araştırıyor, didiniyor.
Acun ne yapsın? “Survivor” yerine DNA’nın onarımını mı yayınlasın
kanalında?
İkisi de olacak, olmalı hayatımızda.
Hepimiz senin başarılı bulacağın şekilde bilim insanı, sanatçı,
Aziz Sancar olsak bu dünya fazlasıyla sıkıcı bir yer olmaz
mıydı?
Acun da kendi yaptığı işte başarılı.
Ayrıca televizyon dediğin şey topluma, insanlığa fayda sağlamak
üzerine icat edilmiş bir alet değildir.
Reklam satıp, para kazanmak üzerine kurulmuş ticari bir
işletmedir.
Bu sistemi Aziz Sancar’ın yaptığı işle kıyaslarsak, burnu Kaf
Dağı’nda dizi oyuncularını, yönetmenleri, ekran yüzlerini ve
sunucuların hepsini kaldırıp çöpe atmamız gerekir.
Kıyaslamak doğru değil.
Aziz Sancar’ınki de büyük başarıdır... Acun Ilıcalı’nınki de...
Bizim toplum olarak en büyük problemimiz; gençlere rol model olarak
sadece Acun’un sunulmasındadır.
Hande’nin sözlerini kaybedenler söyler
Hande Yener, Tarkan’ın albüm reklam bütçesinin 12 milyon, kendi
reklam bütçesinin 200 bin lira olduğunu, bunun haksız rekabet
yarattığını söylüyor.
“Buna rağmen o 1, ben 2’nci sıradayım. Bana o 12 milyonu verselerdi
neler yapardım” diyor.
Tarkan’a da, “12 milyon reklam bütçesinin bir kısmıyla keşke zeytin
ağaçlarından bir orman yaptırsaydı” diye akıl veriyor.
Hande’nin sözleri nereden baksan yanlış, nereden baksan
tutarsız.
1- Tarkan’ın reklam bütçesi 12 milyon lira falan değil. Bundan çok
daha az. 12 milyonluk reklam bütçesini kim kaybetmiş de Tarkan
bulsun? Ama bu bile Tarkan’ın rakiplerinin gözünde nasıl yüksek bir
yerde olduğunu gösteriyor.
2- Velev ki 12 milyon olsun. “Bunu bana verseler” diye başlayan
sözler loser’ların söylemidir. Hande gibi zirvede bir şarkıcıya
yakışmaz. 12 milyonu kimse kimseye “Hadi bakalım ne yapacaksın”
diye vermez. 12 milyon hak edene verilir, Tarkan da hak edenlerin
başında geliyor.
3- Hande Yener’in “Volume 2” albümü iyi. Korkusuzca da Tarkan’ın
karşısına çıktı. “Bakıcaz”, “Vay”, “Benden Sonra” gibi bu yaz çok
dinleyeceğimiz şarkılar var.
Buna rağmen Tarkan’a sataşmak niye? Hande’nin bu tür küçük oyunlara
ihtiyacı yok.
Bayramın yıldızı Kelebek’ti
Diğer gazetelerdeki meslektaşların biraz moralini bozacağım ama
kusura bakmayın arkadaşlar; bu bayramın tartışmasız yıldızı
Kelebek’ti.
Rakiplerine uzak ara fark attı...
Sadece Kelebek’in haberleri konuşuldu, tartışıldı, hâlâ da
tartışılmaya devam ediyor.
Geçen gün Onur’u arayıp tebrik ettim ama burada da yazmalıyım;
Sadece bu bayramın değil, son yılların en güzel röportajıydı Şeyma
Subaşı röportajı.
Yankısı halen devam ediyor. En büyük alkışı da Onur Baştürk hak
ediyor.
Türkiye’nin Sultan’ı Türkan Şoray’ın yeni evinin kapılarını açması,
hastalığından kendini oyunculukta nerede gördüğüne kadar her soruya
çok sıcak cevap vermesi de güzeldi...
Gülben Ergen’in Bodrum’da Demet Akalın’la buluşması da. Türk
popunun iki büyük isminin muhabbetini Kelebek’te keyifle
okuduk.
Tebrikler Gülben, hiç kompleks yapmadan Demet’e her şeyi sorduğun
için.
Kelebek çıkmasa resmen tatsız tuzsuz bir bayram olacakmış...
Blu TV’de “bitmesin” diye izlediğim belgesel