◊ Deliha’nın ilk filmi ile ikinci filmi arasındaki fark
ne Gupse?
- Bence oyunculuğum da, yazarlığım da gelişti. 4 sene oldu. Her iş
zaman geçtikçe daha iyi olur. Ben de hata yapa yapa, kendi
hatalarımı göre göre daha iyi bir iş çıkardım. İlk filme göre
ikincisi bence daha iyi.
◊ Şimdi baktığında ilk filmde neleri eksik
görüyorsun?
- Yazarken karakterin derinliğini oturtamamışım, skeç gibi
yazmışım. Çok fazla bel altı küfür yoktu ama cinsiyetçi söylemler
vardı. Şimdi bakınca “Ulan ne gerek vardı” diyorum bazı
şeylere.
◊ “Deliha 2”de cinsiyetçi söylemler ya da bel altı küfür
yok mu?
- Hiç yok. Aksine çok feminist bir film.
◊ Giderek feminist mi olmaya başladın?
- Evet ya, yaşlanıyorum diye galiba...
◊ Yaşlılıkla mı ilgili sence feminist olmak?
- Bence öyle. 34 yaşındayım. Gittikçe tamamen feminist olacağım
gibi geliyor. Sinemada hikaye yazan ve oynayan ilk kadın olunca
üzerime bir şey giymiş oldum. Bu kıyafet de hoşuma gitti. Yeni
jenerasyon bu karakteri ve beni çok sevdi. Dolayısıyla her yaptığım
şey onlara örnek olacağı için yaptığım şeylere çok dikkat ediyorum
artık.
◊ “Görümce”yi mi daha çok sevdiler sence, “Deliha”yı
mı?
- Çocuk kitlesi “Deliha”yı daha çok sahiplendi. Deliha biraz daha
oyuncak gibi bir karakter. “Görümce”, görümcesinden çeken kadınları
etkiledi. Çocuklar görümcenin anlamını bile bilmiyordu.
◊ “Deliha”nin ilk filmi 1.6 milyon, “Görümce” 1.9 milyon
izlendi. “Görümce”nin ikinci filmini de yapacak mısın?
- İnsanlar istiyor. İkinci filmi yazacağımı düşünüyorum. Aslında
devam filmlerine çok mesafeliydim. Ama baktım, sinemadan sonra
televizyonda gösterilince daha çok kitleye ulaşıyor.
◊ Televizyonda yayınlanınca daha çok para kazandırıyor bir
de...
- Ben kazanmadım. Ben zora koşmayı seviyorum. “Deliha”dan sonra
hemen ikinci filmi yapacağımı düşündü insanlar. Aslında yazmıştım
da. Ama arada “Görümce”yi yaptım. Çünkü hep aynı karaktere devam
edersem ona mahkûm olabilirdim. O yüzden risk alıp “Görümce”yi
yaptım. Ondan sonra “Bu kız başka şeyler de yapıyor ve
izletebiliyor” denmeye başladı.
“DELİHA” SERİYE DÖNECEK GİBİ DURUYOR
◊ “Deliha”, “Recep İvedik” gibi seriye dönecek
mi?
- Dönecek gibi duruyor. Ama ben bu kiloyu bir daha alıp verebilir
miyim bilmiyorum. Seri yapacağım diye sağlığımdan olabilirim.
◊ Riskli değil mi?
- Riskli. Her sene daha da zorlaşıyor. Doktorlar “Saçmalama”
diyorlar. Hollywood’da insanlar global işler yaptıkları için
onların canına minnet. 100 milyon kazansam ben de 120 kilo alırım.
Ben yaptığım işe saygı duyduğum için bunu yapıyorum. Ama çok kısa
sürede yapıyorum. İki ayda kilo alıp 1 ayda vermeye çalışıyorum.
Kollarım sallanıyor o yüzden.
◊ Detoks merkezine gitmiştin geçenlerde. Nasıl
geçti?
- Çok güzel bir yer. Sadece kilo vermek için gidilen bir yer değil.
Vücudundaki toksinler, ödemler, yağlar gidiyor. Filmden sonra
yorgun oluyorum ve orası benim için rehabilitasyon merkezi gibi
oluyor.
◊ Şişman olmanın zorlukları yok mu?
- Var. Nefesin değişiyor, hareketlerin kısıtlanıyor. Bir anda
şiştiğim için enerjim de düşüyordu. Devamlı uyuyup yemek
yiyordum.
◊ Galadaki ilk tepkiler nasıldı?
- Çok güzeldi. Ben filmi izlerken “Acaba çok mu drama kaçtık”
diyordum. Ama böyle bir karakterin hem güldürüp hem ağlatması iyi
bir şeymiş, onu gördüm.
◊ Ağlayacak mıyız filmde yani?
- Evet ama amacımız bu değildi. İlk filmde karakter derinliği 10
metreyse, “Deliha 2”de 50 metre. Karakterin o travmalarını ve
zayıflıklarını görmek insanları biraz üzüyor galiba.
CEM’E “ULAN YANDIK, BİZİ BİTİRECEKSİNİZ” DEMİŞLİĞİM
VAR
◊ Cem Yılmaz’ın karşısına çıkıyorsun. Onun da “Arif v 216”
filmi vizyonda. Çok iddialı değil mi? “Keşke aynı anda çıkmasaydık”
dedin mi?
- Dedim. Hatta Cem’e bile “Ulan yandık, bizi bitireceksiniz”
demişliğim vardır. Şaka bir yana benim kitlem biraz daha çocuklar
olduğu için “Neden olmasın” dedik. Bir de nereye kaçacaksın ki? Her
hafta yeni bir film vizyona giriyor. Bir tanesinden kaçsan bir
başkasının karşına mutlaka düşüyorsun. “Arif v 216”, “Aile
Arasında”, “Ayla” gibi filmler sinemaya izleyici çekti. O yüzden
başka filmlerin de şansı oluyor. Böyle deyip haftaya hastaneye
yatarmışım “Tutmadı!” diye. (Gülüyor)
DİZİLERDE OYNAMAYI SEVEMEDİM
◊ Bundan sonra filmlerini kendin mi
yöneteceksin?
- Çok istiyorum. Çok iyi bir duyguymuş. Yazdığın şeyi görmek
istediğin gibi çekmek çok güzel bir şey.
◊ “Ben yazayım, ben yöneteyim, ben oynayayım” olayı biraz
egosantrik değil mi?
- Öyle duruyor. Ama becerebiliyorsa herkes bunu tercih eder.
“Direksiyonu ben tutayım, kardeşim sen vitesi değiştir, frene de
sen bas karıcığım” demek gibi diğeri. Her şeyini sen yapınca
iyisiyle kötüsüyle sahipleniyorsun filmi.
◊ Senin hiç dramatik bir yanın yok mu?
- “Deliha 2”deki sürpriz o. “Görümce”de de vardı. Yaşlanıyorum
galiba, trajediye doğru gitmeye başladım. Sadece komediyle kalmak
istemiyorum. Seneye korku filmi bile yapabilirim.
◊ Dizilere dönmeyi düşünmüyor musun?
- Diziyi sevemedim. Televizyonda çok fazla ünlülük durumu var ve
benim bununla aram iyi değil. Ünlülükten de zevk almadım,
dizilerdeki o memuriyetten de. Her hafta bir şey yapmak zorundasın.
Bağlılık gerekiyor. Benim ruhum, istediğim zaman istediğim şeyi
yapmaya kurulu. Sinemada daha özgürsün. “Dizi yapmayacağım” diye
bir şey demiyorum tabii. Belki dijital platformlar için bir dizi
yapabilirim. Onu stok çekiyorsun.
◊ Sen kendin ünlüyken, Türkiye’nin en ünlü adamlarından
biriyle beraberken “Ünlülükten zevk almadım” demen garip değil
mi?
- Bu hoşumuza gidiyor mu? Gitmiyor. İkimizin de ünlü olması iyi bir
şey değil. Sinemaya gitmeyeli 2 sene oldu.
◊ O zaman ünlü olmayan biriyle birlikte
olsaydın...
- Ama aşk bu. İnsan ünlü diye aşktan vazgeçer mi?
◊ “Dizilerde olmam” diyerek acaba kısmetini mi
kapatıyorsun?
- 5 senedir bunu söylüyorum ama teklifler gelmeye devam ediyor.
◊ Kabul etmediğine göre demek ki sinemadan iyi
kazanıyorsun...
- Yetiyor. Ama diziden daha çok kazanırım. Bölüm başı ücret
alındığı için. Hele bana teklif edilen rakamları duysan... Ama
mutlu olur muyum? Olmam.
◊ Paracı değilsin o zaman...
- Değilim.
◊ Lükse düşkün müsün?
- Hiç değilim.
◊ Ama lüks bir araban var. Hem de ilk filminden sonra
almıştın.
- Benim üniversitede de arabam vardı. İstanbul’a geldiğimde arabaya
ihtiyacım yoktu. Ama köpeklerimi gezdirebilmek için araba lazım
oldu. Çünkü taksiler kabul etmiyordu. Gıcık oldum ve gittim bagajı
büyük bir araba aldım.
◊ Kedin kayıptı, bulundu mu?
- Bulamadık. Çok üzülüyorum. Biraz daha konuşursam ağlamaya
başlarım.
◊ Şu anda evde kaç hayvanın var?
- İki köpek ve bir kedimiz var. İtalyan ailesi gibi
kalabalığız.
◊ Hayvan hakları yasasıyla ilgili ne
düşünüyorsun?
- Bu konuda çok agresifim. Savunmasız canlılara şiddet gösteren
herkese ben de şiddet göstermek istiyorum. “Deliha 2”de de bunun
altını çizmeye çalıştık. Köyceğiz’de Yılmaz Hoca’nın (Erdoğan)
köpekleri ve kedileri filmde gönüllü oynadı. Orada bunun mesajını
vermeye çalıştık. Sosyal medya sayesinde insanlar bu şiddeti daha
çok görmeye başladı. Farkındalık oluşmaya başladı. Devamı da
gelecek. Ben de bunu yapan insanların hapse girmesini
istiyorum.
“YALAN DÜNYA” HAYATIMIN KIRILMA NOKTASIDIR