İki gün sonra eğlence başkenti Las Vegas’ta bir konser alanında
terör saldırısıyla sarsıldı...
Hep söylüyorum “Bu işin Türkiye’si, Amerika’sı, Fransa’sı,
İspanya’sı, Almanya’sı, İngiltere’si yok” diye...
Dünyanın bütün konser alanları, bütün AVM’leri, bütün metroları,
bütün spor etkinlikleri potansiyel tehdit altında...
Amerika, sadece Türkiye’yle ilgili değil seyahat uyarısı yapacaksa,
başta kendi toprakları olmak üzere bütün Avrupa ülkeleriyle ilgili
yapmalı...
Biz bunu yıllardır biliyoruz...
Biz bununla yıllardır iç içe yaşıyoruz...
Amerika kendi eliyle yarattığı terörün kurbanı oluyor
demeyin...
Hiçbir zaman başkalarının acılarıyla sevinecek kadar
küçülmemeliyiz.
Las Vegas’tan dün sabah sosyal medyaya düşen ilk görüntüler
korkunçtu.
Saldırganın otelin 32. katından ağır silahlarla ateş açtığı
söyleniyor.
Biz burada Vatan Şaşmaz cinayetinde silahın otele nasıl sokulduğunu
tartışıyoruz, Las Vegas gibi bir yerde otelin güvenlik zaafı da çok
konuşulacaktır herhalde...
Silah seslerinden saldırganın şarjörü değiştirip değiştirip
kalabalığın üzerine ateş açtığı anlaşılıyor...
Orada hepimizin bir tanıdığı, yakını, arkadaşı olabilirdi...
İşte daha iki gün önce Demet Akalın Las Vegas’ta saldırının
yapıldığı Mandalay Bay Otel’e 10 dakika uzakta Jennifer Lopez
konseri izliyordu...
Bu terör belası bize dokunmayan yılan mantığıyla bin yıl
yaşadı...
Şimdi herkese dokunuyor...
İnsanlık bu yılana karşı topyekûn mücadele etmezse hepimizin canı
yanmaya
devam edecek...
Anla artık, haksızsın Meltem!
Sunuculuğunu yaptığı Adana Film Festivali’nde ödül alan Semih
Kaplanoğlu’nun sahnede elini sıkmayıp arkasını dönen Meltem Cumbul,
hatasında ısrar ediyor.
Diyor ki Meltem;
“Kendinden olmayanları ötekileştirenle, fakiri zengine böldürenle,
güçlüleri tutup zayıfları hor görenle el sıkışmayı
reddediyorum.”
Elbette Meltem Cumbul’un böyle yaptığını düşündüğü insanlarla yan
yana olmama, ellerini sıkmama, selam vermeme hakkı sonuna kadar
var.
Ama sana o sahnede bir görev verilmiş Meltem.
Sen o sahnede Adana Büyükşehir Belediye Başkanı başta olmak üzere
bütün Adana halkı ve organizasyon adına ev sahibisin.
Sahneye çıkanı ağırlayacaksın, kişisel ya da siyaseten hiç
sevmediğin biri de olsa işini yapacaksın.
Gecenin sunucusu olarak orası senin kişisel şov alanın olamaz.
Siyaseten duruş sergileyeceğin bir platform hiç olamaz.
Öyle düşünüyorsan hiç sunmasaydın geceyi... “Burada kendinden
olmayanları ötekileştirenler ödül alabilir” diyerek kabul
etmeseydin sunuculuk teklifini...
Ödül aldığın bir yer olsa yine anlarım; “Semih Kaplanoğlu’nun
elinden ödül almam” dersin, inersin aşağıya. Buna tamam!
“Oyuncunun protestosu” diye bakarız olaya...
Ama sen gecenin sunucususun!
Tam tersini düşünelim; muhafazakâr ya da iktidara yakın bir
sunucunun, ödül almak için çıktığın sahnede senin elini sıkmadığını
varsayalım...
1- Hoşuna gider miydi?
2- Haklı olarak, “Vay sen nasıl Meltem Cumbul’un elini sıkmazsın”
diye ortalığı yıkmaz mıydık?
Yıkardık...
Bu yüzden Semih Kaplanoğlu’na yaptığın saygısızlıkta da ortalığı
yıkıyoruz!
Arda’ya yazık oluyor