Bir Galatasaraylı olarak bundan 10-15 sene öncesine kadar Fenerbahçe’nin Avrupa’da kupa kaldırmasını asla istemezdim.
Artık istiyorum, kaldırdığı zaman alkışlıyorum, bravo
diyorum.
Bununla da kalmıyor, maçlarını gidip tribünden izliyorum.
Fenerbahçe’nin Final Four maçındaydım cuma akşamı.
Basketbol oynayan yeğenim Utku, “Dayı maça götürür müsün?” deyince
tamam dedim.
Fenerbahçe’ymiş, ezeli rakipmiş falan dinlemeden tribündeki yerimi
aldım.
Real Madrid maçında, Fenerbahçe’nin kazanmasını, kupayı
kaldırmasını canı gönülden istedim.
Keşke, Beşiktaş da bu yıl UEFA’yı kazanabilseydi.
Peki ne değişti de ben böyle düşünmeye başladım?
Söyleyeyim;
Türkiye pek çok alanda imaj kaybetti, hayatımız daha az renkli
olmaya başladı, daha çok zorlukla boğuşur olduk.
Toplum olarak keyfimizi kaçıran çok daha fazla neden var
artık...
Bir de tüm bunların üzerine yüzümüzü güldüren şeylerden neden
mahrum olalım?
Neden hep birlikte sevineceğimiz, güleceğimiz, eğleneceğimiz, mutlu
olacağımız zaferlerimiz olmasın?
Fenerbahçe’nin Avrupa Şampiyonu olmasını ezeli bir rakibin kupa
kaldırmasından çok, Türkiye’nin Avrupa’yla bu kadar mesele yaşadığı
bir dönemde elde edilen büyük bir başarı olarak görüyorum.
Meseleye Avrupa’ya İstanbul’u, Türkiye’yi, bizim bir takımımızı
göstermenin keyfi olarak bakıyorum.
Avrupa’da Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş rekabeti yapacak
lüksümüz yok artık bizim.