“Bırakın çocuklar şeker de yiyebilsinler” diye bir yazı yazdı dün köşesinde Hıncal Uluç.
“Çocukluğumda çikolatasız, şekersiz günüm geçmedi. Bakın 80
yaşındayım, bana bir şey oldu mu” diye soruyor.
Sana bir şey olmaması bugünün çocuklarına bir şey olmayacağı
anlamına gelmiyor Hıncal Abi.
Çünkü 75 yıl önce her şey gibi şeker de organikti.
Endüstriyel gıda bu boyutta değildi...
Senin çocukluğunda yediğin şekerlemelerin, çikolataların, keklerin
içinde kıvam artırıcılar, kabartıcılar, asitik düzenleyiciler,
koruyucular, emülgatörler bu boyutta mıydı Hıncal Abi?
Şimdi çocuklarımızın yediği her şey katkı maddelerinden
geçilmiyor.
Kanser vakalarının bu kadar küçük yaşlarda görülmesinde, lösemili
çocuk sayısının bu kadar artmasında ‘bırakın yesinler’ dediğin
şekerlemelerin hiç mi etkisi yok sanıyorsun.
Kanserden ölen bir çocukluk arkadaşını hatırlıyor musun Hıncal
Abi?
Bugün bildiğimiz toz şekerin kullanıldığı hiçbir şekerleme,
çikolata ürünü yok denecek kadar az.
Hepsinde glikoz şurubu kullanılıyor.
Üretiminiz için 1 ton şekere ihtiyacınız var diyelim. Bu şekeri
depolamak bile başlı başına maliyet ve dert.
Onun yerine alırsın iki bidon glikoz şurubunu tamam. Hem daha ucuz
hem daha kolay...
Bu yüzden glikoz şurubu kullanılıyor her şeyde.
Bunun gibi milyon tane neden var çocukların şeker yememesi
için...
Benim iki çocuğum var Hıncal Abi. Şeker yememeleri, şekerli
içecekler tüketmemeleri için kırk takla atıyoruz.
Mümkün olduğu kadar korumaya çalışıyoruz.
Bizde gazlı içecek, hazır meyve suyu tüketilmez. Gofretler,
şekerlemeler, bildik çikolata kavanozları eve giremez.
Benim de içim gidiyor çoğu zaman; “Bırakın çocuklar şeker de
yiyebilsinler” diyorum...