Dün Milliyet’te Sina Koloğlu, “Fatmagül’ün Suçu Ne” dizisinin İspanya’da reyting rekorları kırdığını yazdı.
Cumartesi akşamı Barselona’da çocuklara TV’de çizgi film bulayım
diye zap yaparken rastladım “Fatmagül’ün Suçu Ne”ye...
Nova TV’de yayınlanıyordu.
Tam da Engin Akyürek’in Beren Saat’in eski püskü ayakkabılarını
görüp etkilendiği sahneydi.
İspanyolca dublajlı, en iyi saat diliminde ekrandaydı bizim
dizi.
Vallahi gurur duyuyor insan...
Yıllarca biz onların filmlerini, pembe dizilerini izledik, şimdi
onlar bizim yapımlarımızı izliyor.
Turizm Bakanlığı, Dışişleri, Türkiye Tanıtım Fonu şu dizi ihracatı
işinde çok daha uzun soluklu, ciddi politikalar üretmeli.
Dışarıya ihraç edilecek diziler ve filmler desteklenmeli, sektörü
büyütmek için daha büyük politikalar geliştirilmeli.
Bu tür dizilerin içine daha çok Türkiye, daha çok İstanbul
sahneleri konulmalı...
Dünyaya Türk dizisi izletiyoruz, elimizdeki tanıtım gücünün hâlâ
yeterince farkında değiliz...
Fotoğraf çekmeyi bırakma Tugay
Tugay benim Türk futbolunda en beğendiğim oyuncuların başında
gelir.
Sadece incelikli tekniğiyle değil, hayatı, duruşu, düzgün aile
yapısıyla da öyle oldu hep.
25 yıllık evliliğini bitirince vallahi durumu çok merak edip geçen
hafta eski eşi Etkin Hanım’ın kapısını çaldım.
Bütün duygularını çok samimi şekilde anlattı Etkin Hanım.
“Yolumuz bitti” deyince, boşanmasını da anladım...
Önceki akşam Tugay bir açıklama yaptı.
Asılsız, düzmece ve tek taraflı haberlerle ilgili dava açacağını
söyledi.
Kastettiği Etkin Hanım’ın açıklamaları değil.
Mimar bir hanımefendiyle ilişkisi olduğu iddiaları...
Etkin Hanım da çok açık söyledi; “Üçüncü bir kişi yok. Ben
istemediğim sürece üçüncü bir kişi bile yıkamazdı bu evliliği”
dedi.
Bence Tugay bu işleri, dedikoduları bırakmalı.
Bu saatten sonra mimar hanım olsa ne, olmasana ne...
Bunları bırakıp futbol ve fotoğraf gibi sevdiği işlere
yoğunlaşmalı.
Futboldan sonra yaptığı en iyi işti çünkü fotoğraf çekmek.
Çektiği her karede, “Demek bu adamda çok iyi bir estetik göz varmış
ki, bu kadar estetik futbol oynuyordu” dedirtiyordu.
Etkin Hanım, “Fotoğraf çekmeyi de bırakmış” deyince içtenlikle
üzüldüm...
Nusret’i de alkışla Orakçıoğlu’nu da