◊ Ferhat, doktorlukla müziği yıllarca beraber götürdün.
O kesişme anı, ilk başlangıç noktası ne zaman ve nasıl
oldu?
- Üniversite üçüncü sınıfta... Hekimlik biraz ağır bir meslek.
Kitapların arasında boğuluyorduk. Ben Atatürk Öğrenci Yurdu’nda
kalıyordum. Topkapı’da. Binlerce öğrencinin arasında. Günlerce,
haftalarca orada çalışırdık. Sosyal uğraş olsun diye okulun müzik
koluna girdim. Müzik kolunda üst sınıftan arkadaşlar vardı.
Abilerimiz, ablalarımız...
Onlar TRT Gençlik Korosu’na gidiyordu. Gökçen Koray yönetimindeki
İstanbul TRT Korosu vardı, “Hadi oraya gel” dediler. Oraya
giderken, İstanbul Devlet Konservatuvarı’nda akşam okulu olduğunu
öğrendik. Tıp fakültesinden 25 öğrenci arkadaşla konservatuvar
sınavlarına hazırlandık. 6 kişi kazandık sınavı. Ama sadece iki
kişi bitirebildik; Mertcan Türk ve ben. Mert şimdi İstanbul Tıp
Fakültesi’nde anestezide profesörlük yapıyor, müziğe de amatör
şekilde devam ediyor.
◊ İnek bir öğrenci miydin?
- Evet. İnek olmaktan başka çarem yoktu zaten. Annemle babam
öğretmen, küçük yaşta okula yazdırdılar beni. Ben tıp fakültesine
girdiğimde 15 yaşındaydım, arkadaşlarım ise 19 yaşındaydı. Yani
onlardan 4 yaş küçüktüm. 15-19 yaş arasında algı düzeyinde ciddi
farklılıklar var. Ben onların dört katı çalışsam bile hiçbir zaman
notum onlarınki kadar yüksek olmuyordu. Dolayısıyla sürekli
çalışmak zorunda kalıyordum. Yani ilk dört yılım böyle geçti...
◊ Annen ve baban hayatta değil mi?
- Evet.
◊ Ailen hekim Ferhat’ı mı daha çok seviyor, müzisyen
Ferhat’ı mı?
- Onlar hekimi daha çok seviyorlar. O tarafa daha çok işleri
düşüyor çünkü. (Gülüyor) “Evladım başım ağrıyor, nörolojiye götür
beni, kardiyolojiye götür beni, tansiyonum çıktı” diyorlar mesela.
Oğullarının hekim olmasının tadını çıkarıyorlar.
BU YAPTIĞIM, EN KALİTELİ ALBÜMÜM OLDU
◊ Yeni albümün çıktı, “Bu Kalp İçinde Teksin”. Kaçıncı albümün
bu?
- Dokuzuncu. Single’lar hariç tabii.
◊ Geçen martta mı çıkarmıştın en son bir
single?
- Evet. Aslında istediğimiz gibi olmadı. Sağlam ses getirseydi
şarkı, hemen arkasından albüm çıkaracaktık. Baktık şarkı arzu
ettiğimiz kadar büyük ses getirmedi, albümden de vazgeçtik.
“Bekleyelim, daha iyi şarkılar bulalım, öyle çıkaralım” dedik.
◊ Buldun mu şimdi daha iyi şarkıları?
- Evet. Ersay Üner’den, Şebnem Sungur ve Zeki Güner’den çok güzel
şarkılar geldi. Bu, yaptığım en kaliteli albüm oldu.
◊ Albümde pek bilinmeyen bestecilerin de şarkıları var
değil mi?
- İki şarkı var öyle. Emircan ve Onurcan isminde iki yeni
dostumuzun şarkıları. Profesyonel müzik dünyasının çok yakından
tanımadığı iki isim. Sosyal medyada tanınıyorlar ama. ‘Cancanlar’
olarak da biliniyorlar. Albümdeki iki şarkı da bana ait. Buray’dan
da var bir tane.
◊ Bir dönem internet üzerinden şarkı arıyordun. Cancanlar’ı
öyle mi keşfettin yoksa?
- “Ayrılsak Ölürüz Biz”, “Unutmuş Çoktan” gibi birçok şarkıyla
www.besteniyolla.com’da karşılaştık. Ama Emircan ve Onurcan’la
sosyal medyada tanıştık.
◊ Besteniyolla.com devam ediyor mu?
- Çok aktif değil. Artık herkes şarkılarını sosyal medyada istediği
gibi paylaşıyor.
Yüksek tıklanma oranlarına baktığınızda da bir şarkının tutacağını
aşağı yukarı anlıyorsunuz.
“MÜZİK UCUZLADI” DİYORLAR AMA ÜMİTSİZ DEĞİLİM
◊ Peki orada potansiyel bir tehlike olduğunu düşünüyor
musun? Çünkü gencecik çocuklar çıkıyor, bir şarkıyla
patlıyorlar...
- Tam tersine. Bunlarla yüzleşmek zorundasınız. Yüzleşmek de değil,
bunlara alışmak ve uyum sağlamak zorundasınız.
Ben bunların olması gerektiğini de düşünüyorum ayrıca. Şarkının
gücüyle size yatırım yapacak olan sanatçıların, prodüktörlerin ve
medyanın ilgisini çok rahat çekebiliyorsunuz. Bu açıdan çok
faydalı. Keşke bizim dönemimizde de böyle olsaydı.
◊ Sizin döneminiz daha mı dezavantajlıydı?
- Tabii. Çünkü biraz daha tekeldi bizim dönemimizde.
◊ Tekel derken...
- Müzik sektörü belli bir grup yapımcının elindeydi. Dengeler çok
değişti artık. Şarkınız çok güzelse, sosyal medya sayesinde birkaç
ay içinde milyonlarca insana ulaşabiliyor.
◊ Ama sizin zamanınızda da öne çıkan, yarışan insan sayısı
daha azdı...
- İnsan sayısı az ama işin çok zordu... Şimdilerde “Müzik ucuzladı”
diyorlar ama ben müzik sektörünün geldiği noktadan ümitsiz
değilim.
Çünkü burada önemli olan şey, şarkının insanlara çok kolay
ulaşmasını sağlamak. Sosyal medya sayesinde de inanılmaz mucizevi
bir yayılım hızına ve gücüne sahibiz şu anda. Tabii eğer şarkın
iyiyse.
3 ŞARKIDA ÇOK iDDiALIYIM
◊ 2017’de kaç defa sahneye çıktın?
- Senede minimum 75-80 konserim vardır. Buna sahne, kulüp
programlarım, halk konserlerim, festivallerim, özel konserlerim,
düğün ve bayi toplantıları da dahil.
◊ Hekimlikten daha fazla parayı müzisyenlikten kazanıyorsun
sanırım...
- Mutlaka.
◊ Kaç yıl oldu ilk albümden bugüne?
- 12 yıl oldu. Ama albüm öncesinde de sahneye çıktığım 11-12
senelik bir süreç var. Albüm çıkardığımda para kazanma beklentim
yoktu bu arada. Çünkü belirli bir birikimim vardı zaten, gerek
hekimlikten gerek performans sanatçılığından. Grup Turkuaz vardı o
zaman. Deli gibi sahne yapıyorduk onlarla. Ayda 15-20 gece sahne
alıyorduk.
◊ İlk zamanlarında yaptığın birçok hit oldu. Sence yeni
şarkılarınla onları aşabilecek misin?
- Burada mesele şu; tarzına uygun kaliteli eserler üretmeye devam
etmek. Ama yeniden bir “Cennet” yaratayım, yeniden bir “Biri Bana
Gelsin”, “Gül ki” yaratayım dersen... Yok öyle bir şey. Bu söz
konusu bile olamaz. Olmamalı da zaten.
◊ Olmamalı mı?
- Tabii ki. Berkant dediğinizde “Samanyolu” gelir aklınıza mesela.
Yüzlerce eseri vardır ama o hatırlanır. Benden sonra da insanlar
geriye dönüp “Ferhat Göçer diye biri vardı” deyip internetten
taradıklarında, “Cennet”i görecekler. Şükrediyorum ki en azından
ismimle özdeşleşmiş birkaç şarkım var. Bu bana yeter.
◊ Yeni hit çıkaramama korkun yok o zaman...
- Hit çıkaramama korkusu hep vardır. Albümde, albümü sırtlayacak ya
da o döneme damgasını vuracak bir şarkı olmalı. Bizim bütün albüm
kurgumuz bunun üzerinedir. Ama ben burada, yeni bir “Cennet”
yaratacağım mantığıyla hareket edemem. Arayışımıza devam ederiz
sadece. Belki biraz zamanın ruhunu da işin içine katmaya
çalışırız.
◊ Bu albümün hitleri hangileri olacak?
- Şarkıların hepsi birbirinden güzel tabii ki ama üç tanesinde çok
iddialıyım. Birincisi Şebnem Sungur’un “Sen Elimden Tut” şarkısı,
ikincisi Ersay Üner’le birlikte yaptığımız “Mutlu Ol”, üçüncüsü de
Zeki Güner’le hazırladığımız “O” isimli şarkı.
◊ İlk klip şarkısı hangisi olacak?
- Muhtemelen “Sen Elimden Tut” olacak.
ÇOK ŞEYi YANLIŞ YAPTIM
◊ Sen albüm değil, sahne adamısın bence. Katılıyor
musun?
- Yüzde yüz! Önceliğim sahne.
◊ Peki bana sahne performansını çok iyi bulduğun
sanatçıları sayar mısın?
- Yeni ve eski jenerasyondan karışık söyleyeyim. Buray’ı çok
beğeniyorum. Fatih Erkoç’u da. Onu izlemeye doyamıyorum, açık
söyleyeyim. Ajda Pekkan da müthiş bir sahne sanatçısı. Hayatını
sahneye adamış. Bu üç ismi sayabilirim.
◊ Bugünkü aklınla geçmişe dönseydin, neleri farklı
yapardın? Ya da şöyle sorayım, geçmişe dair neleri yanlış yaptığını
düşünüyorsun?
- Çok şeyi yanlış yaptım. Tecrübesizce davrandığım çok zaman oldu.
İnsan ilişkileri olmak üzere, büyük pişmanlıklarım yok ama “Keşke
öyle yapmasaydım, r şu anki aklım olsaydı” dediğim çok şey var.
◊ Ne gibi hatalar yaptın ilişkilerinde? Mesela geçen gün
Samsun Demir’e “Siz Ferhat’la küs değil miydiniz? Ne zaman
barıştınız da yeniden albüm yaptınız?” diye sordum ben. Onunla
ilişkinde de hatalı mı görüyorsun kendini?
- Mesela şu anki aklım olsaydı, o dönemki küslüğü yaşamazdım. Daha
olgun ve daha sakin karşılayabilirdim. O dönemde çok daha duygusal
karşıladım bazı şeyleri ve çok agresif reaksiyon verdim.
Burada faturayı hep kendime kesiyorum. Hatalar hiçbir zaman tek
taraflı değildir tabii ki ama arkadaşımızın da oturup kendi
hatalarını sorgulaması gerektiğini düşünüyorum. Ben kendime dönüp
baktığımda aşırı duygusal davrandığımı, o krizi çok rahat
yönetemediğimi görüyorum.