Bizim evin banyo camı kırıldı, arabaların camları patladı,
binaların cephelerinde kurşun izleri gibi dolu izleri oluştu.
Camlar çerçeveler aşağıya indi, ağaçlar devrildi.
İstanbul’un böyle bir felaketi can kaybı olmadan atlatması büyük
şans.
Fırtınadan hemen sonra hasar tespit raporu için Cihangir
sokaklarına çıktım.
Her taraf ağaç dalları, yapraklarla doluydu. Kocaman bir yeşil
salataya dönmüştü sokaklar.
En büyük olay Taksim İlkyardım’ın önündeydi ve oradaki koca ağaç
devrilmişti.
Park halindeki iki araç ezilmiş, yol boydan boya kapanmıştı.
Sadece Cihangir’de değil, İstanbul’un pek çok yerinde ağaçlar
devrildi.
Böyle bir fırtınada olabilecek şeyler...
Peki tek suçlu fırtına mı? Değil...
Taksim İlkyardım’ın önündeki ağaçtan örnek vereyim.
Burada 2 yıldır devam eden inşaat çalışması var. İş makineleri
metrelerce derine inip temeller attı, damperli kamyonlar aylarca
hafriyat taşıdı.
Geçen gün yazdığım gibi sonunda ortaya lök diye oturmuş bir beton
yığını çıktı...
Yıllardır orada duran ağaç da iki yıldır yaşadıklarına daha fazla
dayanamamış olacak ki, ilk fırtınada ölümü seçti.
Devrilmiş koca ağaca baktım. Ne kökü kalmış ortada, ne de toprağa
tutunan bir gövdesi...
“Kökünü kazımak” var ya tam da o olmuş işte, inşaat sırasında koca
ağacın kökünü kazımışlar.
Kökü olmayan ağaca fırtına mı lazım? Meltem görse yeter...
Ne yazık ki şehirdeki pek çok ağacın kökünü böyle kazıdık.
En derine indik, en yükseğe çıktık... AVM’ler, rezidanslar,
köprüler, metrolar, siteler her şeyi inşa ettik...
“Binlerce ağaç diktik” diyor yetkililer.
Doğrudur doğrudur da, kökü olmayan, yol kenarlarındaki dekoratif
ağaçları ne yapalım?
Parklar, ormanlar, yeşillikler gittikten sonra...
Kökü olmayan ağaç gibi uçacak bu şehir de sonunda...
Dalan’ın suçu neydi?
Boğaz’a beton dökelim olsun bitsin...
Hem Avrupa yakasında hem Anadolu yakasında kazıklı yollar yapa
yapa, Boğaz kıyısını doldura doldura iki yakayı birleştireceğiz
sonunda.
Hiç uğraşmadan toptan dökelim betonu olsun bitsin.
Aşiyan-Bebek arasındaki kazıklı yolu genişletme çalışmaları
yapılıyor şimdi de...
10 yıl önce aynı bölgede kazıklar çakılıp sahil yolu denize doğru
genişletilmişti.
Her 10 yılda bir biraz daha genişletiliyor.
Kazıklarla genişletilecek yolda yürüyüş parkurları, balık tutma
alanları ve sıkı durun 143 araçlık otopark yer alıyor.
Dünyanın en pahalı arazilerinden biri Boğaz kıyıları. Biz oraya
otopark yapıyoruz, dünyanın en güzel manzarasını 143 araçla işgal
ediyoruz.
Çok iyi hatırlıyorum; Özal döneminde Bedrettin Dalan,
Kuruçeşme-Arnavutköy arasında 720 çelik kazık üzerine oturan 1200
metrelik ilk kazıklı yolu yaptığında olay olmuştu.
Tartışmalar, tepkiler aylarca sürmüş, Dalan yerden yere
vurulmuştu.
Şimdi teknoloji de ilerledi, çok daha hızlı yapılıyor kazıklı
yollar.
Konu tartışılmıyor bile artık. Akşam yatıyoruz, sabah kalkıyoruz,
bir kazıklı yolumuz daha olmuş Boğaz’da...
Murat Boz siyah ön camı değiştirecek