Yılmaz Erdoğan: Biliyor musunuz, babam beni nüfusa yazdırırken bir tek Cengiz Semercioğlu’yla röportaj yapacak demiş...
◊ Abartma ya, Ekşi Elmalar için röportaj yapalı bir sene
oldu.
Yılmaz: İyi de bir yıldır gördüğüm tek gazeteci sensin. Neyse bu
sefer elmaların üzerine yatmayacağız değil mi?
◊ Yok yok, Komedi Festivali ve mekan konuşacağız... Hayırlı
olsun, yeme-içme sektörüne girmişsin...
Yılmaz: Biz gireli 10 yıl oldu. Beşiktaş’taki Mutfak’ta yemek işine
de başlamıştık. O gün bugündür de çiftliğimde buna çalışıyoruz.
Sonradan gelmiş bir şey değil yani. Ama orası kapasite olarak çok
küçüktü. Bu oturduğumuz masa kadar bir mutfak vardı. Şimdi orada
planlanan şey, profesyonel bir uygulama olarak bu mekana
taşıdık...
◊ Evet performans sahnesi, barı, menüsüyle epey profesyonel
olmuş...
- Mottosu; “Mutfağın sanatı, sanatın mutfağı”. Daha çok sanatın
mutfağına ağırlık veriyoruz. Bunun için ikisini dengeliyoruz.
İkisinde de ciddi çalışmalar yapıyoruz. Umarım beğenir
insanlar.
◊ Ne zaman açılıyor burası?
- 20’sinden sonra açılış yapacağız.
◊ Menüyü oluştururken de sen baya bir karıştın
herhalde.
- Tabii canım. Sen ne diyorsun. Menüyü ekiyorum ben.
◊ Malzemelerin hepsi Köyceğiz’den senin çiftlikten mi
geliyor?
- Yılmaz: Altı aylık süreçte burada sunduğumuz şeyleri geçen
seneden ektik. Burada bir domates çorbası iç. O bizim domatesimiz.
Mesela şu yediğinin içindeki mısır geçen yıl Ekşi Elmalar’da
oynayan mısır... Aynı mısır Deliha’da da oynadı, sonra mahsulü
topladık. Mesela marulu oradan buraya getirmek falan getirmek için
soğuk hava araçları gerekiyor. Yapacağız... Kısa sürede her şey
çiftlikte üretilmiş olacak.
◊ Peki menü çalışmaları nasıl gidiyor?
- Yılmaz: İsimler üzerinde çalışıyoruz. Mısır unuyla bir yumurta
yapıyoruz. İsmi Mumurta gibi... Yapılmışı yapmayayım diyen adam
korkmaz. Hayal kırıklığından, başarısızlıktan korkan adam
deneyemez. Deneyin. Olmayanı bana verin ama deneyin. Başka bir
yerde olmayan, yeni bir şey deneyin.
◊ Peki başka şehirde bunun devamını açmak gibi bir
düşünceniz var mı?
- Yılmaz: Var.
◊ Nusr-et’e rakip olacaksın sen.
- Yılmaz: Burası bir tiyatro biçimi. Rakip olacaksak bu biçimlerden
birine oluruz. Et hanelere değil... Öyle et yapmıyoruz zaten biz.
Ayrıca et konusunda da Cüneyt Usta ile çalışıyoruz Günaydın’dan. O
geliyor, bize yardım ediyor, gösteriyor. Sağ olsun. Burası bir bar
değil, restoran değil. Bir tiyatro biçimi. Hayalimizde bunun içinde
turne yapmak var. Böyle pek çok şehre yayılmış Mutfak’lara turneye
gidecek gösteriler hayal ediyoruz. Bir de komedinin, kabarenin yeri
komedi kulübüdür. Tiyatro değildir.
◊ Türkiye’de çok fazla komedi kulübü yok
ama...
-Yılmaz: Evet ama biz şimdi yeni BKM Mutfak’la istediğimiz fiziki
ölçülere ve lokasyona ulaştık.
KLİŞELERLE ARAM YOK
◊ Programda Eaten diye bir şey var galiba, ilgimi
çekti...
- Gülçin: Çok şeker bir oyun.
- Zümrüt: Vejetaryen bir aslan. Edinburgh’de seyredip aldığımız bir
oyun. Hem komik hem çok güzel... Yılmaz sevmez bunu ama hem
eğlendiren hem düşündüren bir şey.
◊ Niye sevmiyorsun onu Yılmaz?
- Yılmaz: Klişelerin hiçbiriyle aram yok. Güldürürken düşündüren
demek istiyor. Ben yeni bir boyut kattım. Çünkü düşünmeden gülmek
diye bir şey yok. Düşünmeden hiçbir şey yapılmaz.
Bu festival fikri kadınlardan doğdu