Hıncal Uluç’un bu ayki maaşının yarısına talibim, yazmalara doyamadı beni...
En son bana gelen mail’leri bile yayınlamaya başladı. Talat
Bulut’un 20 yaşındaki kızı Hazal’ın bana gönderdiği mail’i köşesine
koydu...
Neden? Ben yayınlamamışım da o yüzden...
Hazal Bulut bana söz konusu mail’i 14 Ağustos Salı 21.55’te
göndermiş...
Ben ona yaklaşık 3 saat sonra, 15 Ağustos Çarşamba 00.40’da yanıt
yazmışım...
Demek aynı mail’i hemen Hıncal Uluç’a da iletmiş ki 16 Ağustos’ta
Hıncal Abi’nin köşesinde “Bu genç kızın mektubundan niye söz
etmedin Cengiz?” yazısını okudum...
Yahu fırsat mı verdiniz söz etmem için...
Kaldı ki ben o mektubu bir açıklama, yayınlanmak üzere gönderilmiş
bir metin olarak görmedim.
Hazal Bulut’un yayınlanması yönünde ibaresi de yoktu, samimi bir
sitem olarak gördüm, aynı şekilde de bir yanıt yazdım...
Ama madem sevgili Hazal kardeşim bana gönderdiği mail’in
yayınlanmasını istiyormuş (Bunu Hıncal Uluç’un köşesinden
öğrendim), sadece Sabah okurları değil, Hürriyet okurlarının da
bunu öğrenmeye hakkı var...
Yazışmalarımızı kelimesine dokunmadan aktarıyorum.
Benim Hazal Bulut’a yanıtım...
15 Ağustos Çarşamba 00.40
Çok teşekkür ederim bana bu mesajı attığınız için...
Bunca eleştiri yazıma rağmen tüm içtenliğinizle duygularınızı
benimle paylaştığınız için...
Ne haddime... “20 yaşındaki kız kim oluyor da beni yargılıyor”
densizliğini asla yapmam, yapsam bu yanıtı yazmam...
Talat Bulut’un çok iyi bir baba olduğuna inancım tam, sizi
Londra’da okutmak için verdiği çabayı da gıyabında biliyorum...
Ancak genç yaşınıza rağmen hukukta uluslararası standartları bilen
sizin gibi birinin, taciz konularında dünyanın geldiği noktayı da
çok iyi bildiğini tahmin ediyorum...
Lütfen, İngiltere ya da Amerika’da bu olay yaşanmış olsa, o aktörün
başına ne gelirdi siz bana söyleyin...
Ben ne o kızı tanıyorum ne de babanız Talat Bey’le bir hukukum,
husumetim var...
Ben sadece, bir gazeteci olarak topladığım ve ulaştığım bilgilerle
konunun tartışılmasını istedim.
Mesela bugün Oyuncular Sendikası’nı yazdım yine konuyla
ilgili...
Sizin babanızla ilgili hassasiyetinizi çok iyi anlıyorum...
Her gurur duyulacak kız çocuğu gibi siz de babanıza sonuna kadar
sahip çıkıyorsunuz.
İtiraf edeyim, bu meselede Talat Bulut’u kıskandığım tek nokta da
bu oldu; arkasında dağ gibi duran bir kız çocuğu...
Sonsuz sevgilerimle...
Hazal Bulut’un mesajı
14 Ağustos Salı 21.55
Sevgili Cengiz Semercioğlu,
Eskiden köşenizdeki yazılarınızı takip eder ve takdir ederdim
sizi.
İnsanları yargılamadığınızı, olayların derinine inip öyle halkımıza
aktardığınızı sanırdım. Yanılmışım...
Şimdi düşüneceksiniz 20 yaşındaki kız kim oluyor da beni
yargılıyor?
Peki müsaadenizle sormak istiyorum Cengiz Bey, siz yılların
gazetecisi, daha hukuken suçlu bulunmamış yılların usta sanatçısı,
benim rol modelim Talat Bulut’u yargılıyorsunuz.
Hatta yargılamakla kalmıyor suçluyorsunuz.
Tanık mısınız? Orada mıydınız? Talat Bulut’u tanıyor musunuz?
Bu sorular önemli değil belki ama gazeteci olarak hukuk nedir onu
bilmek çok önemli bence.
Ben daha üniversite 3. sınıf cinayet ve suç bilimleri
öğrencisiyim.
Derste ilk öğrendiğimiz şey “cinayetle bile suçlansa biri,
kanıtlanmadan katil diyemezsiniz” oldu.
Sayenizde, iyi ki ilk dersimde bunu öğrenmişim diyorum.
Birini yargılamak, herkes üstüne gitmeye çalışırken, yazar olmanın
verdiği gücü yanlış kullanıp milyonların önünde üstüne gitmek çok
kolay.
Bunun için gazeteci olmaya gerek yok, hatta böyle bir gazeteci
olunacaksa bu işi yapmaya hiç gerek yok.
İnsan olmaya ihtiyaç var ama...
20 yaşındayım, babam tacizle suçlandı, insanlar bana da saldırdı,
korkunç mesajlar attılar ama cahilliktir, hukuki süreci
bilmiyorlardır, olsun, canları sağ olsun dedim. Peki siz?
Eğitim aldınız diye düşünüyorum, köşe yazarısınız, programınız
var.
Bence en korkuncu sizin yazılarınızdı. Siz aynısını yaşasanız?
Çocuklarınızı düşünün ve lütfen birkaç saniyesiniz ayırıp beni
düşünün, empati yapın (eğer mümkünse) ya da buyurun Cengiz Bey
karalamaya devam edin...
En güzel reyting oranı böyle konulardan, insanlıktan uzakta kalarak
gelir zaten... Umarım bir gazeteci olarak ama en önemlisi de bir
baba olarak bundan sonraki yazılarınızda, yazarlığınızın gücünü
değil de insanlığın bize verdiği değerlerin gücünü kullanıp
yazılarınızı yazar ve 20 yaşındaki genç bir kızın babasını
milyonların önünde karalamaya çalışmazsınız.
Çünkü Cengiz Bey, gün gelir doğrular gün yüzüne çıkar ve karalanan
tek insan, masumu cahilce suçlayan olur...
Bu da son söz olsun...