Sopayla dövme... Boğazı sıkma... Arabayla ezme...
Ayaklarından tavana asılı olan adamı dumanlar tüten sönmemiş kireç
dolu bir varile batırma...
Bıçaklama...
Yüze çay dökme...
Parmak kırma...
Kemerle dövme...
Boğma...
Ütü masasına yatırma...
Tokat atma...
İşkence...
Boyundan tutup sürükleme...
Kafayı kaynar kazana sokma...
Yumruklama...
Boğaza bıçak dayama...
Üçüncü sayfa haberleri değil bunlar... Mahkeme dosyalarından
aldığım cinayet olayları da değil...
Ne biliyor musunuz?
Tamamı son bir ayda bizim yerli dizilerde yayınlanan, seyirciye
gösterilen sahneler.
RTÜK’ün dizilere ceza yağdırdığı dosyada geçen ifadeleri bulup, alt
alta yazdım.
Hangi dizilerin olduğunun önemi yok.
A ya da B dizisi fark etmez artık çoğu dizide bu tür sahneler
fazlasıyla yer alıyor.
Son yıllarda yerli dizilerde giderek artan bir sertlik eğilimi
var...
Yapımcılar, kanallar bu tür sert işlerin reyting aldığını gördükçe
şiddet dozu yüksek hikayelerin sayısı artıyor ekranda.
Size daha da kötüsünü söyleyeyim...
Anlı şanlı oyuncular bile romantik bir hikaye yerine daha çok erkek
işi, mafya, kabadayı, sertlik ve şiddetin olduğu senaryolar aramaya
başladı.
Senaristler de abandıkça abanıyor...
Kafayı kaynar kazana da sokuyor, yüze çay da döküyor, adamı kireç
dolu varile de batırıyor.
Reyting geldikçe şiddet dolu sahnelerin sayısı artıyor. Karakterler
daha fazla psikopatlaşıyor...
Son yıllarda yerli dizilerde ibre ne yazık ki bu yana döndü...
Ben yıllardır televizyonların toplumun aynası olduğunu söyler
dururum.
Bir toplumda ne yaşanıyorsa ekranında da onlar vardır.
Ama şimdi şunu da tartışmamız gerekiyor:
Sokakta şiddet arttığı için mi dizilerde de bu kadar fazla yer
alıyor, dizilerde bu kadar &cce...