MESAM’da kavganın büyüğü yaşanmadı daha...
Mayıs ayında yapılacak genel kurul öncesinde kopacak asıl
kıyamet.
Pazar günü yaptığımız röportajda Arif Sağ’a “Yeniden aday olacak
mısınız?” diye sormuştum.
“Bu noktada olmazsam, bırakıp kaçtı gitti derler” diyerek
adaylığını açıklamıştı.
Aynı röportajda, “Orhan Gencebay başkanlıktan istifa ediyor da,
neden yönetim kurulu üyeliğinden istifa etmiyor?” diye de
sormuştum.
Bunun üzerine Orhan Gencebay önceki gün kendine yakın isimler Fuat
Güner, Ahmet Selçuk İlkan, Suat Suna ve Recep Ergül’le birlikte
yönetim kurulu üyeliğinden de istifa etti.
O da mayısta kendi listesiyle yönetime aday olacak ya da
desteklediği bir ismi Arif Sağ’ın karşısına aday olarak
çıkaracaktır.
50 yıllık arkadaşlık bitmiş, artık bu saatten sonra, hele genel
kuruldan önce Arif Sağ-Orhan Gencebay tartışması durulur mu?
İmkansız...
Peki bu kavgada kim haklı?
Gülben’le Seren’in arasına girmekten daha zor bu soruya yanıt
vermek.
Çünkü bu müzik meslek birliklerinde yönetim kavgası hiçbir zaman
bitmiyor.
Daha geçenlerde yazdım işte Sezen Aksu ve Candan Erçetin’in MSG
yönetimini devirmek için harekete geçtiğini, Candan’ın başkan adayı
olduğunu...
5 yıl önce de olmuşlardı ama başaramamışlardı, şimdi ikinci kez
deneyecekler.
MSG’de de aynı kavga, MÜYORBİR’de de, MESAM’da da...
Kavganın nedeni de hep aynı: Telif olarak gelen paralar
hakkaniyetli dağıtılıyor mu, yoksa dağıtılırken çarçur mu
ediliyor?
Başkan Arif Sağ da olsa bu tartışma bitmeyecek, Orhan Gencebay da
olsa...
Benim ikisine de bir teklifim var: Gelin ikiniz de vazgeçin
adaylıktan.
Gölge başkan da olmayın, kimseyi de açık ya da gizli
desteklemeyin.
Arif Sağ 73 yaşında, Orhan Gencebay 74.
Bu saatten sonra hanginiz başkan olsa MESAM’ı kurtaramazsınız ama
benim dediğimi yaparsanız belki 50 yıllık dostluğunuz
kurtulur.
Okan’a haksızlık olmasın
Mecidiyeköy’de eski Ali Sami Yen Stadı’nın yerine yapılan
binalarda tiyatro oyunu izlerken, “Ölen 10 işçinin hükmü şıkır
şıkır tiyatro salonları yapılana kadarmış” demiştim geçenlerde.
Okan Bayülgen’in de aynı yerde salonlar ve kulüp işleteceğini
yazmıştım.
İnşaatı sırasında asansörden düşen 10 işçinin öldüğü binanın
altında değilmiş Okan’ın işleteceği mekanlar. Hemen yanındaki eski
Likör Fabrikası’nın yerine yapılan Quasar’daymış.
Hoş, eski Likör Fabrikası ve eski Ali Sami Yen’in olduğu alanın
tamamının şehir parkı yapılmasını istemiştik biz.
Hoş, Okan’ın mekan işleteceği binalar yapılırken de 3 işçi hayatını
kaybetti ama biz yine de haksızlık yapmış olmayalım...
Şahan ve Kayhan
Şahan Gökbakar, “Kayhan”ın galasını önceki akşam yaptı.
Komedi dünyasından neredeyse kimse yoktu filminin galasında.
Oturdukları siteden komşuları Engin Altan’la Neslişah da olmasa
neredeyse ünlüler dünyasından da kimse yoktu diyeceğim.
Bir tek Zuhal Topal, Işıl Reçber ve Hakan Ural’ı saydım ben.
Sinemacı olarak da bir Murat Cemcir vardı. Ahmet Kural, Sıla
sorularından kaçmak için gelmedi herhalde.
Komedyenler filmlerinde birbirlerine destek verirken, sinemacılar,
ünlü oyuncular birbirlerinin galalarına giderek Şahan
yalnızlaştırılıyor.
Tek başına bırakılıyor.
Bunun üç nedeni var:
1- Şahan tek tabanca takılıyor.
BKM, TAFF gibi büyük yapımcılar çektikleri filmlerin oyuncularını
birbirlerinin galalarına götürürken Şahan’ın elinde bu oyuncu
portföyü yok.
Ne yapsın yani Recep İvedik’i mi getirsin “Kayhan”ın galasına? Cem
Yılmaz da tek tabanca ama onun habitatı daha geniş.
2- Şahan’ın sinemasına mesafeli yaklaşıyorlar.
Son yıllarda barışsalar da belli bir oyuncu tayfası Şahan’ın
filmlerine burun kıvırıyor.
Galalarına da bu yüzden mesafeliler.
3- Elbette Şahan kıskanılıyor. Tüm zamanların en çok izlenen 10
filminden 4’ü bu adama ait.
“Kayhan”la yeni bir rekor kırar mı acaba endişesiyle destek
verilmiyor...
Bir Nil Burak değil