Hemen sosyal medya hesabından Kayhan karakteriyle benim fotoğrafımı
yan yana koyup, “Hangisi daha sevimli?” anketi yaptı.
Kayhan yüzde 82, ben yüzde 18 oy aldım.
Bir defa şunu söyleyeyim; aldığım oy oranı hiç fena değil.
Hiç değilse barajı aşmışım, benim diyen parti alamıyor bu
oranı...
Ben bu tür şakalardan hiç alınmam ama Şahan’a esastan itirazım
var.
Ben sevimli olmaktan değil, sevimsizlikten söz ediyorum.
Bu yüzden Kayhan’la benim fotoğrafımı “Hangisi daha sevimsiz?” diye
oylamalıydı.
O mizahçı zekasıyla soruyu tersten sorarak, Kayhan’ın sevimli bir
karakter olduğunu göstermeye çalıştı. Soruyu manipüle ederek
sorması...
Beni savunan yorumları sayfasından silmesi...
Bulabildiği en kötü fotoğrafımı kullanması Şahan’ın bileceği
iş...
Ama şu kadarcık şey bile bir kez daha Şahan’ın eleştirilere karşı
ne kadar tahammülsüz olduğunu gösterdi.
Daha önce İvedik’i beğenmeyen Altan Erkekli’den Hüseyin Avni
Danyal’a kadar pek çok kişiye demediğini bırakmamıştı.
Şahan’ın eşiyle çektiği “Öv beni karıcığım” videolarına
bayılıyorum.
Bu videolarda eşi Selin Ortaçlı, sürekli Şahan’ı övüyor ve ortaya
çok eğlenceli görüntüler çıkıyor.
Ama görünen o ki Şahan bu videolara kendini fazla kaptırmış,
herkesin kendisini övmesini bekliyor.
Öyle bir dünya yok Şahan’ım, iki çocuklu bir evde bile yok!
“Filmin f’sini görmeden eleştirmeye başladı” diyor benim için
Şahan.
Filmi değil karakteri eleştirdim, karakteri de hepimiz eski
programından, paylaştığın videolardan biliyoruz.
Şimdi beni işin içine katarak sulandırdığın, yapmaya cesaret
edemediğin doğru anketi ben bugün sosyal medyada yapacağım.
“Hangisi daha sevimsiz?” diye Recep İvedik’le Kayhan fotoğraflarını
yan yana koyacağım.
Ben sonuçtan eminim, sen de görünce şaşırma sakın.
4 değil 14 bakanlık yan yana gelse olmaz!
4 değil 14 bakanlık yan yana gelse, istediği yasayı çıkarsa,
denetim ve ceza olmadıktan sonra okul servisleri işinde hiçbir
düzelme olmaz.
Sırf İstanbul’da 3 bine yakın kaçak çalışan okul servisinin olduğu
söyleniyor.
Bu servisler yakalandığı zaman ne ceza veriliyor?
Bir daha aynı şeyi yapmayı akıllarından bile geçirmeyecek ağır bir
yaptırımla karşılaşıyorlar mı?
Öyleyse gerisi hikaye...
İşte dün Posta’nın manşetinde vardı; 10 öğrencili okul servisini 13
yaşındaki çocuk kullanıyor.
Babasının bilgisi dahilinde yapıyor bunu.
13 yaşındaki çocuğa 10 can emanet etmek hangi akla, vicdana
sığar?
Şimdi okul servisinin sahibi olan baba, bu ahmaklığı yaptığı için
ne ceza alacak?
Bir daha okul aracının koltuğuna bile oturamayacak mı?
Aracına mı el konacak? Ehliyeti mi iptal edilecek?
10 küçük çocuğun canına kastetmek suçundan hapse mi girecek?
Ben söyleyeyim; hiçbiri olmayacak.
Biz bu olayı unutacağız, birkaç hafta sonra baba kahvede okey
oynarken 13 yaşındaki oğluna “Servise sen çık” diyecek, Allah
korusun belki de ölen 11 çocuğun haberiyle sarsılacağız.
Şimdi kimse benim “4 bakanlık bir araya geldi, bu iş çözülecek”
lafına inanmamı beklemesin.
Ceza var mı, ceza?
Yoksa suç devam eder!
28 Ekim 29 Ekim
Eskiden güzel günlerimizde şöyle şeyler olurdu Kadir Abi;
Sen Boğaz Köprüsü’nü ışıklarla donatır, Boğaz’ın iki yakasında
havai fişek gösterileri organize eder...
Beşiktaş ya da Ortaköy’de konserler düzenler, Cumhuriyet Bayramı’nı
İstanbul’da şölene çevirirdin.
Ben de bugün olan doğum günümü bir gün sonraya alır...
Boğaz’ı en güzel gören restoranlar birine kurulur, “Kadir Abi bana
ne güzel doğum günü hediyesi verdin” diye yazılar yazardım.
Son yıllarda bu işi bırakmıştın sonra da koltuk seni bıraktı
zaten.
Geçtim benim doğum günümü, İstanbul’da Cumhuriyet kutlamalarını
kimseler ağzına almaz oldu.
Yeni Başkan Mevlüt Uysal hadi koltuğa yeni oturdu, bu seneyi pas
geçti...
Artık Cumhuriyet kutlanmayacak mı Boğaz’da?
Bir Cumhuriyet, 100’üncü yılına giderken her sene daha coşkuyla
kutlar yeni yaşını.
Bu gidişle biz 100’üncü yıla da böyle karanlıklar içinde
gireceğiz...