Cengiz Semercioğlu Hürriyet Gazetesi

Oyuncu rol dilenmez

◊ Göksel Abi kaç yaşındasınız? - Ben 40 yaşından yukarı çıkmam. Hep 40 yaşındayım. 40 yaş iddiama layık olmak için gördüğün gibiyim. Devamlı yürüyüş...

03 Aralık 2017 | 382 okunma


◊ Göksel Abi kaç yaşındasınız?
- Ben 40 yaşından yukarı çıkmam. Hep 40 yaşındayım. 40 yaş iddiama layık olmak için gördüğün gibiyim. Devamlı yürüyüş yapıyorum. Hayatta yapmadığım spor kalmadı. Babam Hava Kuvvetleri’nde çalıştığı için çocukken orada bütün sporları yapma fırsatım oldu.

◊ Babanız ne iş yapıyordu?
- Babam Almanya’da dizel ve oksijen motorları üzerine uzmanlaşmış bir insan. Almanlar Kayseri’deki uçak fabrikasını kurarken dizel motor uzmanı aramışlar. Fakat bulamamışlar. Sonra Alman bir başmühendis babamdan bahsetmiş. O vesileyle babamı getirmişler. Annem ve babam Bakırköy’de tanışmışlar. İkisi de göçmen kökenli. Mübadele zamanında gelmişler.

◊ Siz de “Şafak Bekçileri” filminde Hava Kuvvetleri’nde çalışan bir pilotu oynamıştınız değil mi?
- Evet. Hava üssünde doğup orada büyüdüğüm için bütün hayalim pilot olmaktı. Ama “Hava Harp Okulu’na gideceğim” dediğimde ailem mani oldu. İstanbul Üniversitesi’nde İktisat okudum. Sinemaya girdikten sonra “Şafak Bekçileri”ni yapmak istedim. Dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı İrfan Tansel çok destek oldu. Yönetmen Halit Refiğ harika bir insandı. Bütün hava üslerini dolaşarak filmin hikayesini yazdım.

◊ Çekimlerde uçak arıza yaptı değil mi?
- Eskişehir’deydi çekimler. Tek pilotla uçuyordum. İkinci uçuşumuzda herkes bize bakıyordu. İçime tuhaf bir his geldi. Ben arkada oturuyordum, pilot devamlı her şeyi bana anlatıyordu. Pilot “After burn’e getiriyorum, tayyare ses duvarını geçecek” dedi. Kolu itti, gerçekten de ses duvarını geçti. Fakat büyük bir talihsizlik oldu, kol geri gelmedi. Orada kaldı!

◊ Ne yaptınız peki? Korkmadınız mı?
- Aşağıya haber verildi. Her şeyi çapraz aynadan görüyordum. Ama korkmadım. Hızla giderken arkadan paraşüt açıldı ve pilot pistin başına koydu tayyareyi. Pistin sonunda da çelik ağlar açıldı. 80 metre kala durdurdu tayyareyi. Filmin kadrosundan biri durumu İstanbul’daki gazetecilere bildirmiş. “Göksel Arsoy korktu, bir daha uçmayacağım dedi” başlıklı bir haber yaptılar. İrfan Tansel bunu görünce “Bütün gazetecileri çağırın, onların önünde tekrar uçacak” dedi. Gazeteciler geldi ve uçuş için yeniden hazırlandık. O zaman Milliyet’in Ankara Temsilcisi Mete Akyol yanıma geldi “Gökselciğim uçma, içimde tuhaf bir his var” dedi. “Çok geç” dedim. 18 dakika uçtuk. Ertesi gün bütün gazetelerde “Göksel Arsoy jetle ses duvarını geçerken Gönül Yazar araba yarışında sonuncu oldu” haberi çıktı.

◊ Kaç senedir evlisiniz? Evlenirken düğününüzü hayranlarınız basmış ve “Belgin Doruk’la neden evlenmiyorsunuz” demişler, doğru mu bu?
- 1961’de evlendik. 56 sene oldu. Star olmak başka bir şey, star sistemini getirmek başka bir şey. Yeşilçam’a girdiğimde star vardı. Ben Belgin’le “Samanyolu” filminde oynayıp çıktığımda ortalık yıkıldı. Bu filmden sonra halk Belgin’le beni birbirimize çok yakıştırdı. Halk o dönem filmlerimizde bizi kendi yerine koyuyordu. Romantik sahnelere bitiyordu. Senaryoya bile gerek yoktu. İşte star sistemi budur.



BELGİN DORUK’UN  EŞİ BİZİ BERABER OYNATMADI

◊ Belgin Doruk’la kaç filmde birlikte oynadınız?
- 15 film yaptık. Belgin’in eşi rejisördü. Ondan ayrılıp Birsel Film’in sahibiyle evlendikten sonra evine çok fazla mektup geliyormuş. “Göksel ile Belgin birbirine âşık, Belgin ilk fırsatta ona gidecek” diyormuş insanlar. Bunu duyan eşi de çıldırıyormuş. Zaten bu yüzden Belgin’le beni beraber oynatmamaya başladı. Kocası “Küçük Hanım” filmini yapmıştı. Ayhan Işık büyük bir yıldız ama sert kaldı o role. Ben olsaydım daha büyük iş yapardı o film.

◊ Hiç mi aranızda bir şey olmadı?
- Aklımdan hiç böyle bir şey geçmedi.

◊ İki genç oyuncu var; Barış Arduç ve Elçin Sangu. İkisi birlikte dizi ve film yaptı. Onların hayranları da sürekli aşk yaşamalarını istiyor.
- Halk da ne yapacağını şaşırdı artık. (Gülüyor)

◊ Yeni kuşakta starlık sistemini devam ettiren isimler var mı sizce?
- Bilmiyorum. Ben sinema artisti olduğum için hiçbir zaman dizilere alışamadım. Sevmedim. Seyretmem de. Yabancı filmleri ve tabiat aşkımdan dolayı belgeselleri izlemeyi tercih ediyorum. Bir itirafta bulunayım; beş tane dizide oynadım ve onları da seyretmedim.

SAĞLAM DOSTLUKLAR OLMADI

◊ 2 hafta önce Eşref Kolçak’la röportaj yaptım. “Eski starlara rol teklif etmiyorlar” dedi. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
- Bu kadar yanlış bir konuşma olamaz. Bu konuşmanın aynısını İzzet Günay da yapmıştır. Bir sinema sanatçısı kalkıp da rol dilenmez. O rol kendisine teklif edilir. Bu çok yanlış ve ayıp. Yapmayın, kendinizi küçültmeyin ve mazinizi berbat etmeyin. Titiz bir seçicilikle kendisine uygunsa oynar. Kafası çalışmayan biri bu işi götüremez. Her sene bana bir teklif geliyor. Ben de görüşmeye gidiyorum. “Verin bana senaryoyu, yan odada okuyayım” diyorum. İki saatte okuyorum ve “Bana uygun değil” diyerek teşekkür edip ayrılıyorum. Eğer yanlış bir projede yer alırsam, bütün maziyi berbat ederim. Buna hakkım yok. Beni buralara getirenleri üzmeye hakkım yok. Doğru dürüst bir iş gelirse o zaman olabilir. Zaten kovalamıyorum da.

◊ Genç oyuncuların sürekli ekranda olması sizce avantaj mı?
- Bu dizi bitiyor, o diziye başlıyorlar. Dizi bitiyor, filme başlıyorlar. Film bitiyor, başka bir etkinlik... Yahu biraz durun! Yüzünüzü bu kadar eskitmeyin. Biraz kaybolun.

◊ Ama siz de peş peşe filmler çekiyordunuz...
- Fakat o zaman sinemadan başka hiçbir şey yoktu.

◊ Kızınız Aşkım öpüşme sahnelerinize çocukken kızıyormuş, doğru mu?
- Aşkım Sağıroğlu: Evet. Bir kere de Altın Çocuk serisi çekilirken sete gitmiştim. O zaman da küçüktüm. Babamı bir odaya sokmuşlardı. Tepeden kafasına kılıçlar iniyordu. Babamı öldürecekler diye fenalık geçirmiştim.

◊ Sinemadaki öpüşme, yakınlaşma sahneleriniz evde problem yaratır mıydı?
- Hayır. Eşim Soley eğitimli ve kültürlü bir insan. Üsküdar Amerikan Koleji’nde okudu, paşa kızı ve aynı zamanda İktisat mezunu. Soley’in babası Hilmi Oben emekli general ve üç dönem de milletvekilliği yapmış bir isim. Çok temiz bir adamdı. Biz birlikte olmaya başladığımız dönemde ben daha sinemaya girmemiştim.

◊ Soley Arsoy: Tanıştıktan 3.5 sene sonra evlendik. İlk tanıştığımızda film çevirmiyordu. Eğer çeviriyor olsaydı belki arkadaşlık etmezdim. Ama onu iyi seçmişim. Bozulmadı.

◊ Göksel Abi sizin için “Aşkı öğreten adam” diyorlarmış...
- Evet, öyle bağırıyorlardı.
- Aşkım Sağıroğlu: Evet ama rol gereği.

◊ Ailece görüştüğünüz isimler var mıydı?
- Soley Arsoy: Film çevirdiği müddetçe görüşülürdü. Dışarıda yemeğe filan gidilirdi. Ama devamı olmadı.
- Göksel Arsoy: Sağlam dostluklar pek olmuyor.

◊ Sizin hakkınızda hiç aşk haberleri filan çıkmadı değil mi?
- Ben zaten evliydim. O işlerden uzak durdum. Mesafeli hareket ettim her zaman.

◊ Zor bir sektörde düzgün bir aile yapısı kurmak zor olmadı mı?
- Zor olmadı. Aklı başında bir insanın doğru düzgün bir ailesi varsa, bundan daha sigortalı bir iş olmaz. Aile çok önemlidir. Şimdi çok düşünmeden evleniyorlar. İyi düşünmek gerekli, çünkü bu büyük bir kumar.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Var mısınız sosyal medya temizliğine 02 Mayıs 2020 | 433 Okunma 1 Haziran’da açılacaksa, 3 Temmuz’da kapansın 01 Mayıs 2020 | 283 Okunma Virüsün iyi yanı 30 Nisan 2020 | 213 Okunma Müdavim hareketi 29 Nisan 2020 | 250 Okunma Marvel’in müzikleri 28 Nisan 2020 | 176 Okunma