◊ Göksel Abi kaç yaşındasınız?
- Ben 40 yaşından yukarı çıkmam. Hep 40 yaşındayım. 40 yaş iddiama
layık olmak için gördüğün gibiyim. Devamlı yürüyüş yapıyorum.
Hayatta yapmadığım spor kalmadı. Babam Hava Kuvvetleri’nde
çalıştığı için çocukken orada bütün sporları yapma fırsatım
oldu.
◊ Babanız ne iş yapıyordu?
- Babam Almanya’da dizel ve oksijen motorları üzerine uzmanlaşmış
bir insan. Almanlar Kayseri’deki uçak fabrikasını kurarken dizel
motor uzmanı aramışlar. Fakat bulamamışlar. Sonra Alman bir
başmühendis babamdan bahsetmiş. O vesileyle babamı getirmişler.
Annem ve babam Bakırköy’de tanışmışlar. İkisi de göçmen kökenli.
Mübadele zamanında gelmişler.
◊ Siz de “Şafak Bekçileri” filminde Hava Kuvvetleri’nde
çalışan bir pilotu oynamıştınız değil mi?
- Evet. Hava üssünde doğup orada büyüdüğüm için bütün hayalim pilot
olmaktı. Ama “Hava Harp Okulu’na gideceğim” dediğimde ailem mani
oldu. İstanbul Üniversitesi’nde İktisat okudum. Sinemaya girdikten
sonra “Şafak Bekçileri”ni yapmak istedim. Dönemin Hava Kuvvetleri
Komutanı İrfan Tansel çok destek oldu. Yönetmen Halit Refiğ harika
bir insandı. Bütün hava üslerini dolaşarak filmin hikayesini
yazdım.
◊ Çekimlerde uçak arıza yaptı değil mi?
- Eskişehir’deydi çekimler. Tek pilotla uçuyordum. İkinci
uçuşumuzda herkes bize bakıyordu. İçime tuhaf bir his geldi. Ben
arkada oturuyordum, pilot devamlı her şeyi bana anlatıyordu. Pilot
“After burn’e getiriyorum, tayyare ses duvarını geçecek” dedi. Kolu
itti, gerçekten de ses duvarını geçti. Fakat büyük bir talihsizlik
oldu, kol geri gelmedi. Orada kaldı!
◊ Ne yaptınız peki? Korkmadınız mı?
- Aşağıya haber verildi. Her şeyi çapraz aynadan görüyordum. Ama
korkmadım. Hızla giderken arkadan paraşüt açıldı ve pilot pistin
başına koydu tayyareyi. Pistin sonunda da çelik ağlar açıldı. 80
metre kala durdurdu tayyareyi. Filmin kadrosundan biri durumu
İstanbul’daki gazetecilere bildirmiş. “Göksel Arsoy korktu, bir
daha uçmayacağım dedi” başlıklı bir haber yaptılar. İrfan Tansel
bunu görünce “Bütün gazetecileri çağırın, onların önünde tekrar
uçacak” dedi. Gazeteciler geldi ve uçuş için yeniden hazırlandık. O
zaman Milliyet’in Ankara Temsilcisi Mete Akyol yanıma geldi
“Gökselciğim uçma, içimde tuhaf bir his var” dedi. “Çok geç” dedim.
18 dakika uçtuk. Ertesi gün bütün gazetelerde “Göksel Arsoy jetle
ses duvarını geçerken Gönül Yazar araba yarışında sonuncu oldu”
haberi çıktı.
◊ Kaç senedir evlisiniz? Evlenirken düğününüzü
hayranlarınız basmış ve “Belgin Doruk’la neden evlenmiyorsunuz”
demişler, doğru mu bu?
- 1961’de evlendik. 56 sene oldu. Star olmak başka bir şey, star
sistemini getirmek başka bir şey. Yeşilçam’a girdiğimde star vardı.
Ben Belgin’le “Samanyolu” filminde oynayıp çıktığımda ortalık
yıkıldı. Bu filmden sonra halk Belgin’le beni birbirimize çok
yakıştırdı. Halk o dönem filmlerimizde bizi kendi yerine koyuyordu.
Romantik sahnelere bitiyordu. Senaryoya bile gerek yoktu. İşte star
sistemi budur.
BELGİN DORUK’UN EŞİ BİZİ BERABER
OYNATMADI
◊ Belgin Doruk’la kaç filmde birlikte
oynadınız?
- 15 film yaptık. Belgin’in eşi rejisördü. Ondan ayrılıp Birsel
Film’in sahibiyle evlendikten sonra evine çok fazla mektup
geliyormuş. “Göksel ile Belgin birbirine âşık, Belgin ilk fırsatta
ona gidecek” diyormuş insanlar. Bunu duyan eşi de çıldırıyormuş.
Zaten bu yüzden Belgin’le beni beraber oynatmamaya başladı. Kocası
“Küçük Hanım” filmini yapmıştı. Ayhan Işık büyük bir yıldız ama
sert kaldı o role. Ben olsaydım daha büyük iş yapardı o film.
◊ Hiç mi aranızda bir şey olmadı?
- Aklımdan hiç böyle bir şey geçmedi.
◊ İki genç oyuncu var; Barış Arduç ve Elçin Sangu. İkisi
birlikte dizi ve film yaptı. Onların hayranları da sürekli aşk
yaşamalarını istiyor.
- Halk da ne yapacağını şaşırdı artık. (Gülüyor)
◊ Yeni kuşakta starlık sistemini devam ettiren isimler var
mı sizce?
- Bilmiyorum. Ben sinema artisti olduğum için hiçbir zaman dizilere
alışamadım. Sevmedim. Seyretmem de. Yabancı filmleri ve tabiat
aşkımdan dolayı belgeselleri izlemeyi tercih ediyorum. Bir itirafta
bulunayım; beş tane dizide oynadım ve onları da seyretmedim.
SAĞLAM DOSTLUKLAR OLMADI
◊ 2 hafta önce Eşref Kolçak’la röportaj yaptım. “Eski
starlara rol teklif etmiyorlar” dedi. Bu konuda ne
düşünüyorsunuz?
- Bu kadar yanlış bir konuşma olamaz. Bu konuşmanın aynısını İzzet
Günay da yapmıştır. Bir sinema sanatçısı kalkıp da rol dilenmez. O
rol kendisine teklif edilir. Bu çok yanlış ve ayıp. Yapmayın,
kendinizi küçültmeyin ve mazinizi berbat etmeyin. Titiz bir
seçicilikle kendisine uygunsa oynar. Kafası çalışmayan biri bu işi
götüremez. Her sene bana bir teklif geliyor. Ben de görüşmeye
gidiyorum. “Verin bana senaryoyu, yan odada okuyayım” diyorum. İki
saatte okuyorum ve “Bana uygun değil” diyerek teşekkür edip
ayrılıyorum. Eğer yanlış bir projede yer alırsam, bütün maziyi
berbat ederim. Buna hakkım yok. Beni buralara getirenleri üzmeye
hakkım yok. Doğru dürüst bir iş gelirse o zaman olabilir. Zaten
kovalamıyorum da.
◊ Genç oyuncuların sürekli ekranda olması sizce avantaj
mı?
- Bu dizi bitiyor, o diziye başlıyorlar. Dizi bitiyor, filme
başlıyorlar. Film bitiyor, başka bir etkinlik... Yahu biraz durun!
Yüzünüzü bu kadar eskitmeyin. Biraz kaybolun.
◊ Ama siz de peş peşe filmler çekiyordunuz...
- Fakat o zaman sinemadan başka hiçbir şey yoktu.
◊ Kızınız Aşkım öpüşme sahnelerinize çocukken kızıyormuş,
doğru mu?
- Aşkım Sağıroğlu: Evet. Bir kere de Altın Çocuk serisi çekilirken
sete gitmiştim. O zaman da küçüktüm. Babamı bir odaya sokmuşlardı.
Tepeden kafasına kılıçlar iniyordu. Babamı öldürecekler diye
fenalık geçirmiştim.
◊ Sinemadaki öpüşme, yakınlaşma sahneleriniz evde problem
yaratır mıydı?
- Hayır. Eşim Soley eğitimli ve kültürlü bir insan. Üsküdar
Amerikan Koleji’nde okudu, paşa kızı ve aynı zamanda İktisat
mezunu. Soley’in babası Hilmi Oben emekli general ve üç dönem de
milletvekilliği yapmış bir isim. Çok temiz bir adamdı. Biz birlikte
olmaya başladığımız dönemde ben daha sinemaya girmemiştim.
◊ Soley Arsoy: Tanıştıktan 3.5 sene sonra evlendik. İlk
tanıştığımızda film çevirmiyordu. Eğer çeviriyor olsaydı belki
arkadaşlık etmezdim. Ama onu iyi seçmişim. Bozulmadı.
◊ Göksel Abi sizin için “Aşkı öğreten adam”
diyorlarmış...
- Evet, öyle bağırıyorlardı.
- Aşkım Sağıroğlu: Evet ama rol gereği.
◊ Ailece görüştüğünüz isimler var mıydı?
- Soley Arsoy: Film çevirdiği müddetçe görüşülürdü. Dışarıda yemeğe
filan gidilirdi. Ama devamı olmadı.
- Göksel Arsoy: Sağlam dostluklar pek olmuyor.
◊ Sizin hakkınızda hiç aşk haberleri filan çıkmadı değil
mi?
- Ben zaten evliydim. O işlerden uzak durdum. Mesafeli hareket
ettim her zaman.
◊ Zor bir sektörde düzgün bir aile yapısı kurmak zor olmadı
mı?
- Zor olmadı. Aklı başında bir insanın doğru düzgün bir ailesi
varsa, bundan daha sigortalı bir iş olmaz. Aile çok önemlidir.
Şimdi çok düşünmeden evleniyorlar. İyi düşünmek gerekli, çünkü bu
büyük bir kumar.