Sohbetimizde hem bu sorulara yanıt verdi hem de futbol ve siyaset hakkında çarpıcı açıklamalar yaptı. Erdoğan’la yakınlığını tüm samimiyetiyle anlattı, federasyonun Terim’i göndermeden önce Lucescu’yla anlaştığını öne sürdü. İzmir Marşı’ndan evet kampanyasına her şeyi konuştu... Rıdvan Dilmen’in eleştirilerinden spor medyası, federasyon ve sanatçılar da payına düşeni aldı... Dilmen ayrıca “Ben omurgalıyım, Recep Tayyip Erdoğan’ın yönetimini de, ailesini de, kendisini de çok seviyorum” dedi.
◊ Sağlığın nasıl? Geçirdiğin hastalıklar hayata bakışını
değiştirdi mi?
- Annemin vefatından sonra geçen kış Hz. Ali Camii’nin hocası,
dostum Bekir Hoca’yı anneme dua okuması için eve çağırdım.
Yalnızdım. O zaman annemin vefatının 52’nci günüydü.
Futbolculuğum sırasında 13 defa ameliyat oldum. İki evlilik yaptım.
Çocuklardan ayrıldım. Üzerine kalp krizi geçirdim. Dört stent
takıldı. Bir de kansere yakalandım. Hem ameliyat oldum hem de
radyoterapi gördüm.
Bir de anam vefat etti. Babamı 12 yaşında kaybetmiştim. Bekir Hoca
“Allah sevdiğini sınarmış, senin derdin yoksa eyvah de” dedi. 55
yaşında bunu öğrendim. Bunu cebime koydum. Biraz da duygusal bir
durumdu. O gün benim için milat oldu.
◊ Ne yaptın...
- Biraz motivasyonumu artırmaya çalıştım. Kansere yakalananların
röportajlarını okuyorum zaman zaman. “Ben hasta gibi görmem
kendimi” söylemi var ya, yalan o. Hasta gibi görürsün kendini ve
ona göre yaşamaya çalışırsın. Ben de ona göre yaşamaya
çalışıyorum.
◊ Kalp krizi geçirdiğinde futbol oynuyordun değil
mi?
- Acun’larla (Ilıcalı), Fatih Hoca’larla (Terim) haftada bir gün
top oynuyorduk. Top oynarken rahatsızlandım, gittim kenara oturdum.
Kalp krizi geçiriyormuşum meğer. O sırada farkında değiliz. Acun
geldi yanıma, “Abi devam etsene” dedi. Aynı takımdayız. “İyi
değilim” dedim. “Ben senin yerine idare ederim gel” dedi bana.
Benim yerime koşacakmış sahada...
Stentler takıldıktan sonra Acun’un hastanede ilk sözü “Ben işimi
yarım bırakmam” oldu. “Öldüreceğim” diyor espriyle. Kalp krizi
geçiren insanlar “Işığı gördüm” filan der ya, yok öyle bir şey.
Hastaneye girerken ex (ölü) olmuşum. İğneyle geri getirmişler. Hiç
ışık filan görmedim. Direkt karanlık gördüm. Işık mışık yalan.
İnsanlar cebine koysun bunu.
ACUN’A BENİ ÖLDÜRME FIRSATINI VERMEDİM
◊ Kanser nasıl ortaya çıktı?
- Boynumda yumurta gibi bir şişlik çıktı. 1-2 ay sonra geçti. Nesil
Hoca’ya gittim, akrabamdır. Ultrasondan baktı, MR çekti, biyopsi
yaptı. Ben kötü bir şey çıkacağını düşünmüyordum.
Allah’ın takdiri tabii. Sonra boğazımda bir tümör olduğunu,
metastaz yaptığını ve boyna ilerlediğini, ciğere de geçebileceğini,
hemen ameliyat olmam gerektiğini söyledi. İki tümörü aldılar. 32
lenfi temizlediler. Sonra da radyoterapi gördüm. Şimdi çok şükür
iyiyim. 17 Kasım’da bir seans daha radyoterapim var.
◊ Terapide saçların dökülmedi mi? Seninkiler hep aynı
duruyor...
- Başımın arka tarafı ve sakalımın sağ tarafı tamamen döküldü. 7 ay
boyunca yediklerimden de hiçbir tat alamadım. Tuz da aynı, çikolata
da aynı geliyordu. Tat terapinin 7’nci ayından sonra geri
geliyormuş. Şu anda yüzde 60 tat alıyorum. Yine de Allah’a
şükrediyorum.
◊ Ölümden korktun mu?
- Bundan 10 sene önce bu soruyu sorsaydın “Tırstım” derdim.
Korkmadım dersem yalan olur ama bu Allah’ın takdiri. Bizim vaktimiz
belli. Sınavdan geçiyoruz. Geride ne kadar iyi şeyler bıraktığın
önemli.
◊ Acun işini tamamlamaya çalışıyor mu? Hâlâ top oynuyor
musunuz?
- Yok. Acun’a o fırsatı vermedim.
ORTALIĞI KARIŞTIRAN ADAM İLAN EDİLDİM
◊ Arda’nın Milli Takım’ı bırakması, Fatih Terim’in
istifası, Avrupa Şampiyonası’nda başlayan süreç ve gelinen son
nokta... Sen bir yorumcu olarak neredeyse tüm bu tartışmaların
öznesi oldun. Türk futbolunu karıştırma gücün ya da buralarda
parmağın var mı?
- Çok güzel soru, teşekkür ederim. Bu kaos döneminde ilk ve son
röportajım bu. Onun dışında artık yorumlarımda yeşil sahanın dışına
çıkmayacağım. Çıktım da ne oldu, buyur işte...
Türkiye futbolu insan kaynaklarıyla, sistemleriyle, tüzükleriyle
tarihinde yönetildiği kadar iyi yönetiliyor da... Arda krizi
abartıldı, hiç kriz filan yoktu aslında, sanal bir olaydı da...
Fatih Hoca ve prim krizi tamamen senaryoydu da... Hiçbir şey yoktu
da ortalık benim yüzümden mi karıştı? Ben o dönem neler yaşandığını
anlatıyordum sadece. Açıkçası her şeyin pozitif olmasını istiyordum
ama olmadı.
Ortalığı karıştıran adam ilan edildim.
◊ Türk futbolunun en büyük problemi ne sence?
- Futbol bir oyun değil Türkiye’de. Herkes kimin ne yaptığını
biliyor ama kimse sesini çıkarmıyor. Adalet var mı? Yok. Şeffaflık
var mı? Yok? İftira var mı? Var. Hakaret var mı? Var.
Bu dört unsur olduğu zaman fair (adil) olma şansı hiç yok.
Konya’daki bıçaklı taraftar en az suçlu olandır.
Arda, Fatih Terim olayları insanların meşguliyeti oldu. Yoksa
bunlar sporun içinde olabilecek şeyler. Herkes hata yapabilir. Ama
bizde herkes ego, para ve güç peşinde olunca problemler çıkıyor.
Medyadaki spor müdürleri.
Federasyon’u yönetenler ve kulüpleri yönetenler. Hiçbirinin
taraftar filan umurunda değil.
◊ Ne yani kandırılıyor muyuz?
- Çok açık söylüyorum; evet kandırılıyoruz. Ben de taraftarım,
kandırılıyorum. Gözümüzün içine baka baka hem de kandırıyorlar
bizi. Mesela Fatih Terim’in gönderilmesi...
Pazar günü bu röportajı okuduklarında “Rıdvan iftira atıyor”
diyebilirler, tekzip yayınlayabilirler. Hatta savcılığa da
verebilirler.
Çünkü çok iddialı konuşuyorum; her türlü yalan yanlış iftirayı
atıyorlar. Hatta yalan belge bile düzenliyorlar. Savcı çağırabilir
bu söylediklerimden sonra.
Herhangi bir şahısla ilgili “Terör örgütü üyesi” bile
diyebiliyorlar.
◊ Federasyon’un içinde mi atılıyor bu
iftiralar?
- Evet, federasyondaki bazı kurumlar atıyor bu iftirayı.
◊ Böyle iftiraların atıldığı kişiler var mı?
- Birkaç kişi için atıldı. Hem de önemli insanlardı. Federasyondan
uzaklaştırıldılar o raporlarla.
Ben bunlara “sahte raporlar” diyorum. Federasyon, “Hayır, bunlar
devletin raporlarıdır” diyorsa beni savcılığa şikayet etsinler.
Eğer savcı bunu ciddiye alıyorsa beni çağırsın.
BENDEN KORKTULAR DİREKTÖRLÜĞÜ KALDIRDILAR