Herkes aktör ya günümüzde...
Cihangir’de elimizi sallasak aktöre, aktriste çarpıyor.
Bu kadar çok dizi ve film olunca elbet oyunculuk topu dönüp dolaşıp
herkesin önüne düşüyor.
Ama o topu 90’a takmak, yıllarca uzun driplinglerle sürebilmek,
tiyatro sahnesine taşıyabilmek işte aktörlük bu...
Selçuk Yöntem’in yaptığı gibi...
6 yıl önce Çehov’un “Vişne Bahçesi”nden sonra yine çok bildik bir
metinle sahnelere döndü usta oyuncu;
7 ay önce 91 yaşında ölen Alman oyun yazarı Tankred Dorst’un en
bildik oyunu olan “Benim Adım Feuerbach”la...
Artı Sahne’de sahnelenen ilk oyunu izledim.
22 yıl önce de aynı oyunu oynamıştı Selçuk Yöntem.
Sahnelerden kopabilir mi bir aktör? Feuerbach da sağlığı nedeniyle
kopmak zorunda olduğu sahnelere geri dönmeye çalışan bir aktör.
Ünlü bir yönetmenin sahneleyeceği son oyunun, oyunculuk
denemelerine katılmaya veriyor.
Ancak yönetmen yerine karşısında asistanı var.
Ve başlıyor iç hesaplaşmasına...
Her ne kadar Toprak Can Adıgüzel ve Gülçin Kültür Şahin de rol alsa
aslında tek kişilik bir oyun bu.
Bütün yük, bütün metin, bütün sahne, bütün oyunculuk Selçuk
Yöntem’in omuzlarında...
1 saat boyunca tek kişilik şov yapıyor.
2-3 oyun sonrası eminim tempoyu daha da yükseltecek ve dört dörtlük
bir seviyeye getirecektir oyunu.
4 Şubat Mall of İstanbul, 9 Şubat Artı Sahne, 10 Şubat Kadıköy Halk
Eğitim Merkezi’nde sahneleyecek oyunu.
Ben usta oyuncuların sahnede olmasını tiyatroya emek ve zaman
harcamalarını çok önemsiyorum.
Selçuk Yöntem gibi usta bir oyuncuyu 1 saat süren bu oyunda
izlemenizi tavsiye ederim.
Keşke başka sahne olsaydı
Selçuk Yöntem’in oynadığı “Benim Adım Feuerbach”ın tek eksik
yanı neydi biliyor musunuz, sahnesi...
Mecidiyeköy’de Ali Sami Yen Stadı’nın yerine yapılan binaların
altına kurulan Artı Sahne’deydi oyun.
Müthiş bir salon...
Her şeyi tamam... Sahnenin büyüklüğü, seyirci koltukları, salon,
kulisler 10 üzerinden 10...
Peki nedir seni rahatsız eden derseniz, söyleyeyim...
Bu arazinin şehir parkı olması için yapılan tüm çabalara rağmen
gökdelenlerin dikilmesi...
Üzerine bir de asansörden düşüp 10 işçinin ölmesi.
Biz güzel salonda güzel bir oyun izlerken ister istemez o 10
işçinin silüeti üzerimize vuruyor diye düşündüm.
Duyduğum kadarıyla Okan Bayülgen de buranın kültür-sanat işlerini
yapacakmış.
10 işçinin hükmü binalar tamamlanıp şıkır şıkır salonlar kurulana
kadarmış işte...
Çocuklarla hafta sonu kaçamağı
Çocuk sahibi olmak biraz mazoşistçe bir durum.
Beni düşünün daha 15 gün önce iki çocuğu alıp hafta sonu kar
tatiline gitmişim.
Sanki yorgunluktan eziyetten ölmemişiz gibi geçen hafta sonu bu kez
çıtayı daha da yükselttik: Ailece hafta sonu Barcelona tatiline
gittik.
Üstelik bu sefer yanımızda yardımcı ablamız da yoktu.
Kızımız Pera’yla daha önce üç kişi olarak yurtdışı tatilleri
yapmıştık ama 2,5 yaşındaki Pars’ın da dahil olmasıyla 4 kişi
olarak ilk kez yurtdışına tatile çıktık. Delirdin mi dediğinizi
duyar gibiyim.
Cuma öğlen gidip pazar gecesi dönülür mü?
Çocuklarla bu kadar kısa tatil için 3,5 saat uçak yolculuğu yapılır
mı?
Ne deseniz doğru...
Dediklerinizden çok daha fazlasını yaşadık
2 günlük tatil boyunca.
Yorulduk, bittik, koşturmaktan tükendik...
Ama çocuk sahibi olmak böyle mazoşist bir durum işte...
Her türlü eziyete rağmen sonunda mutlu oluyorsun.
Ben de Barcelona’dan mahvolmuş bir baba olarak dönerken, haftaya
çocuklarla nereye gidelim diye düşünüyorduk.
Barcelona’da iki çocukla nereye gidilir, neler yapılır onu da sonra
anlatacağım.
Sakın bu topa girme Ertuğrul Abi