Bundan tam 40 sene önce Orta Doğu'nun tüm gündemini belirleyen bir cinayet işlendi.
1970 yılında Suriye'de bir darbe ile iktidara gelen Hafız Esad, 6 sene sonra Lübnan'daki iç savaşı bir fırsat bilerek ordusunu gönderecekti.
Bu işgal tam 30 yıl sürecek ve Baas rejiminin Lübnan'da hâlâ etkileri hissedilen tahrip edici politikalarının başlangıcı olacaktı.
Kemal Canbolat, karizmatik ve genç bir siyasetçiydi. Aslında sadece bir siyasetçi de değildi. Şiiliğin bir yorumu olarak kabul edilen Dürzî inancının siyasi ve bir anlamda ruhani lideriydi. Arap milliyetçisi bir solcuydu. Kurucusu olduğu İlerici Sosyalist Parti sadece Dürzîler'den değil, Lübnan'daki farklı gruplardan da destek alıyordu. Şiarı “insani sosyalizm"di ve Sovyetler'e karşı tavrı da netti.
Aynı şekilde bölgedeki askerî rejimlere ve Baas rejimine karşı tutumu ile de biliniyordu. Bunun tek istisnası Cemal Abdul Nasır idi. Canbolat, Nasır'ın hayranıydı.
Lübnan iç savaşının girift ilişkilerinde, Canbolat Arafat'ın ve Filistin hareketinin müttefiki idi. Lübnan'daki farklı grupları birbirlerine kırdırmak ve değişen konjonktürlerde farklı grupları desteklemek konusunda mahir olan Esad rejimi, Canbolat'tan biat istedi. Canbolat bunu reddetti.
Esad rejimi önce Canbolat'ın kız kardeşini öldürdü.