İran eski Cumhurbaşkanı Ali Ekber Haşimi Rafsancani'nin ölümü
İran'da bir dönüm noktası olabilir mi?
Bu sorunun cevabına gelmeden Rafsancani'nin devrim sonrası İran
siyasetini hatırlatmakta fayda var.
Rafsancani'yi İran devriminin ve akabinde kurulan "İran İslam
Cumhuriyeti"nin fikir babalarından biri olarak tanımlamak yanlış
değil. Humeyni'nin en yakın adamlarından biriydi. Sadakati
tartışılmazdı. Bir milyon insanın ölümü ile sonuçlanan ve 8 yıl
devam eden İran-Irak Savaşının son zamanlarında Saddam, gizli
yollar üzerinden Humeyni'ye ateşkes teklif ettiğinde İran
yönetimini zor bir karar bekliyordu. Bir yandan kazananı olmayacak
bir savaşın devamı ihtimali, diğer yandan ise "ruhani önder"
Humeyni'nin "zafer olmadan ateşkes olmaz" şiarından vazgeçmenin
oluşturacağı meşruiyet krizi. Rafsancani ateşkes teklifi
geldiğinde, Humeyni'ye şu öneri ile gidecekti:
"İsterseniz bu ateşkesi kabul ettiğimizi ben açıklayayım. Daha
sonra siz beni görevden alıp, hapse atabilirsiniz. Böylelikle hem
ateşkesi sağlayacak bir süreç başlar, hem de sizin itibarınız
zedelenmez."
Humeyni'nin ölümünden sonra, Hamaney'in yerine geçmesini de
sağlayan Rafsancani idi.
Bir yandan bir dava adamı, diğer yandan ise pragmatik ve usta bir
siyasetçiydi. İran devriminin en ana aktörlerinden biriydi bir
yandan; ama diğer yandan inanılmaz bir serveti oluşturacak
ilişkilere girmekten de çekinmedi.
İktidara getirdiği Hamaney kendi gücünü konsolide etmeye
başladıkça, Rafsancani ile ilişkileri dava arkadaşlığından
düşmanlığa dönecekti.
Hamaney, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Rafsancani'ye karşı
Ahmedinecad'ı destekleyince bu gerilim ayyuka çıktı.