Tüm dünya kamuoyunun obsesif bir şekilde tartıştığı konu
"radikal" İslam...
Orta Doğu'ya dair kitabevlerinin en çok satanları kısmı, gazete
köşeleri, akademik yayınlar... Hummalı bir şekilde özellikle genç
erkek Müslümanların nasıl radikal örgütlere katıldığını anlamaya ve
anlatmaya çalışıyor.
Oysaki Türkiye'de ve aslında tüm dünyada gördüğümüz başka bir trend
var. Radikalleşme sadece Müslümanlar arasında bir sorun değil.
Lakin bu mesele nedense hiç ilgi görmüyor.
Bir üniversite öğrencisinden canlı bomba oluşturan karanlık sadece
Müslümanların sorunu değil.
Seküler ideolojideki örgütler arasındaki radikalleşme daha az
tehlikeli değil.
Türkiye'de eline silah alan gençlerin çoğu DAEŞ'e değil,
PKK-MLKP-DHKP-C gibi sol örgütlere katılıyor.
Bu radikalleşme süreci ve teröre oksijen sağlayan iklim ise
konuşulmuyor.
Taksim'in göbeğinde intihar bombalı eylemleri öven, Türkiye'nin en
saygın üniversitelerinde şiddeti yücelten, anaakım medyada teröre
meşruiyet sağlayan bu eğilim tartışılmıyor.