3 Temmuz 2013'te darbe tankla değil, Tahrir meydanında hak,
demokrasi ve özgürlük istediğini söyleyen, “aydınlık yüzlü”
Mısırlıların kutlama gösterileri ile geldi. Darbe olduktan sonra,
Tahrir'de bunu kutlayan Mısırlılar'ın üzerinden geçen askerî
jetler, gökyüzünde kalp şeklinde izler bırakıyordu. Liberal seküler
Mısırlıların, “bu bir darbe değil, devrim” tweetleri, sözleri
uluslararası medyada alıntılanıyordu. Darbeden önce günlük hayatı
kâbusa çeviren elektrik kesintileri, uzun benzin kuyrukları bir
anda yok olmuş, darbe “bereketi” ile gelmişti.
Müslüman Kardeşler mensubu siyasetçiler tutuklandı. Müslüman
Kardeşler sempatizanı göstericiler silahla bastırıldı. Darbeyi
takip eden haftalar içinde ölü sayısı artacaktı.
Tüm bunlar olurken, Mursi'nin hataları her analizin temel argümanı
oldu. Yanlış soruyla başlandı, yanlış cevaplarla devam edildi.
Türkiye'de ve Batı kamuoyunda, “Müslümanlar neden yönetmeyi
beceremiyor” sorusu soruldu, Müslüman Kardeşler'in neyi nasıl
yanlış yaptığı uzun uzun anlatıldı. Mesele bunu geçti artık, ortada
siyaset alanı kalmadı, siyasi hataları özleyeceğimiz bir dikta
rejimi geliyor, darbe yerine bu hataları konuşmak darbeyi
meşrulaştırıyor, diyenler de Müslüman Kardeşler apolojist ve yandaş
olmakla suçlandı.