Kenan Evren'in ölüm haberini, Türkiye hep bir ağızdan “kötü bilirdik” nidası ile karşıladı. Rahmetliyi hürmetle anan olmadı, siyasi mirasına kimse sahip çıkmaya kalkışmadı. Ölünün arkasından kötü konuşulmaz prensibi, Evren ile askıya alındı ve “bir sağdan, bir soldan” gelen salvolar ile Evren'in temsil ettiği despotizmin Türkiye'de alıcısının hiç olmadığı bir kere daha kendini gösterdi.
Evren, şüphesiz ki ardından edilen tüm menfi yorumları hak eden bir dönemin sembolü ve mimarlarından biriydi. Türkiye'de sağcısından solcusuna, Kürt'ünden Alevisine, ülkücüsünden "İslamcı"sına, her grubu mağdur eden uygulamaları göz önüne alınınca, Evren'in arkasından gözyaşı döken olmaması şaşırtıcı değil elbette. 12 Eylül rejiminin her açıdan korkunç karnesinde kristalize olan devlet zulmünün Evren şahsında sembolize olması da ilginç değil muhakkak ki.
Lakin, bir yandan Evren lanetlenirken birleşirken Türkiye (ki malumunuz bu kutuplaşmış siyasi atmosferde nadiren olan bir durum bu), diğer yandan yine bir tarihî meseleyi bugün alınan siyasi pozisyonu güçlendirmek için kullanıyor. Karşı siyasi kampın sembolik isimlerinin Evren'e dair kurduğu olumlu cümleler RT rekorları kırıyor. Herkes tarafından bir şeytan olduğu konusunda mutabık olunan Evren, bugünün siyasi cepheleşmesinde rakip kampa 'çakmak' için bir malzemeden fazlasını ifade etmiyor aslında.