Dağlıca’dan korkunç haberler gelirken, PKK’nın pususu sonucu bu ülkenin gençlerinin ölüm haberleri düşerken medyada, muazzam bir manipülasyonla gündem Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylemediği sözler oldu.
Hürriyet, Zaman, Cumhuriyet gibi gazetelerin girişimi ile bir anda gündem değişti. Yalan olduğu anında kanıtlanan ifadeler gerçek muamelesi gördü.
Şehitlerin acısı, katili bir anda gizlendi.
Muhalefet lideri Kılıçdaroğlu bile saldırıyı kınarken, PKK’nın
ismini değil, Erdoğan’ı zikretti.
Bu bir akıl tutulması değil. Bu bir seçim kampanyası. PKK ile
mesafe koymayan, liderinin Türkiye ordusunu tehdit ettiği,
milletvekillerinin militanlarına sevkiyat yaptığı, yardım ettiği
bir partinin seçim kampanyası. HDP’nin imajını koruma çabası.
Savaşın günahını, vahşi şiddetin yıkımını bir siyasetçiye yıkarak, HDP’yi, PKK’yı bu korkunç tabloda aklama çabası.
Böyle bir ortamda PKK niye silah bıraksın? Katliamlarından sorumlu tutulmazken, işlediği cinayetler konuşulmazken PKK mevcut yapısını değiştirmeye neden çalışsın? O öldürürken, Cumhurbaşkanı suçlanırken PKK neden öldürmeye son versin?
Yükünü hiç hissetmedikleri, bedelini ödemedikleri bir savaş konusunda Cihangir çoktan kararını vermiş görünüyor.
Dün küçümsedikleri, desteklemedikleri bir barış sürecini PKK’nın sabote etmesi ile rahat bir nefes almışlar gibi sanki. Dün barış süreci üzerinden vurdukları AK Parti’ye bugün PKK’nin ihlal ettiği ateşkesin sona ermesi ile çatışma ortamı üzerinden vuruyorlar.